Anıl Altan: Özgür Ruhlu ve Gerçek Bir Doğa Adamı
“Hayatı başkalarına göre değil, kendim nasıl mutlu olacaksam öyle yaşarım.” diyen Anıl Altan yeni nesil sürdürülebilir yaşam hayali kuranlara büyük bir ilham kaynağı. Yaşam stili, hayattaki güçlü duruşu, doğallığının yanı sıra büyük bir tutku ile bağlı olduğu eşi ve aşık olduğu kızları ile mütevazı bir hayatı tercih eden Anıl’ı yakından tanımak isteyenleri samimi bir sohbete davet ediyoruz.
Röportaj Gülay Özdemir Fotoğraflar Uğur Sarıduran Videografi Alparslan Barut Moda Direktörü Çağla Küçükdereli Styling Seda Solmaz Saç İbrahim Junior Kurumsal İletişim Mine Gündüz Prodüksiyon Nutek Studio
Katkılarından dolayı SHERATON ISTANBUL CITY CENTER’a teşekkürlerimizle…
Oyunculuk kariyerin nasıl başladı?
Aslında biraz kader ağlarını ördü desem yalan olmaz. Adres sormak için girdiğim bir yerdeki kişi ajans sahibiydi, bana “Oyuncu musun?” diye sormuştu. “Değilim” dedikten sonra numarasını verdi ve “Ara beni mutlaka” dedi. Üniversite sınavlarına hazırlandığım dönemdi; zamanım yoktu ve ilgilenmedim. İki hafta sonra bambaşka bir adreste tekrar yolda karşılaşmamız, enteresan oldu. O gün biraz daha konuştuk; işlerin nasıl yürüdüğünü anlattı ve en azından bir şans vermemi söyledi. Önce bir reklam işi için aradılar ve o günden sonra oyunculuk serüvenim başladı. Mühendislik okuduğum için oyunculuğu sevdikçe eğitimini de almak istedim; okulla beraber akademide oyunculuk eğitimine başladım.
Daha sonra Volkan Severcan’ın “Sahnekarlar” adlı tiyatro oyununda yer aldım. Birbirinden değerli isimlerden ders alma fırsatım oldu ve ardından dizilerde oynamaya başladım. Sonra Pelin ile yollarımız kesişti. Yeteneği ve oyunculuğa bakışı beni çok etkiledi, daha farklı yerden bakmama yardımcı oldu ve mesleği daha da sevdirdi. Beraber projelerde yer almamız da ayrı motivasyon oldu. Üniversiteden sonra Radyo Sinema Televizyon yüksek lisansı da yaptım. Kamera önü kadar arkasına da ayrı bir sevdam ve hevesim var. Hatta çoğu kişi benim o yönümü bilmez. Başka markalara proje danışmanlığı ve reklam filmleri için fikirler verip senaryo da yazıyorum. Kendim çektiğim, yazdığım iki reklam ödül aldı ve birisi Avrupa birincisi seçildi.
Seni daha önce “Aşk Mantık İntikam”, “Güneşin Kızları”, “Çember: Oyunu Bozuyorum” gibi dizi ve filmlerde izledik. Oynadığın karakterlerle benzer yanların var mı?
En çok “Çember” serisindeki Volkan karakteri bana benziyordu. Hayata ve olaylara eğlenceli, biraz da alaycı yaklaşımı, ama işinde de ciddi ve başarılı olması yönünden benzerdik. Bir de sevdiğiyle flörtleşmesi, sevme şeklinde de benzerlikler vardı. “Kaderimin Yazıldığı Gün”deki Selim’i de önceliğinin ailesi ve değerleri olması açısından kendime benzer bulmuştum.
Anıl Altan hayatı nasıl yaşar? Hayata bakış açısı nasıl?
Hayatı başkalarına göre değil, kendim nasıl mutlu olacaksam öyle yaşarım. Anlamsız tartışmalar, haklı haksız olayları için zamanımızın çok az olduğunu düşünüyorum. Yaptığımız işlerde ve gündelik hayatımızda çevremize herhangi bir şekilde yardımımız dokunuyorsa, bulunduğumuz ana hizmet edebiliyorsak, değerli olan bu diye düşünüyorum. Ailemle zaman geçirmeyi çok seviyorum; en mutlu olduğum anlarım kızlarım ve eşimle beraber olduğum zamanlar. Onun dışında tenis oynamayı ve spor yapmayı çok severim. (Bu arada herkesin bilmediği bir detay: Beslenme konusunda da çok takıntılıyım. Size tüm bildiklerinizi unutturacak bir kitap tavsiye edeyim: “Besin Paradoksu”). Anı yaşarım, yapmayı istediğim şeyleri ertelemem. Her anım ve sahip olduklarım için şükrederim. Özetle: Herkesin iki hayatı vardır. İkincisi, aslında sadece bir hayata sahip olduğumuzu anladığımızda başlar.
Biraz evliliğinden bahseder misin? Pelin Akil’in sosyal medya paylaşımlarının altına yazdığı yorumlardan, ne kadar aşık ve eğlenceli bir eş olduğunu görüyoruz. Peki sen aşık olunca nasıl bir adama dönüşüyorsun?
Benim paylaşımlarıma ve yorumlarıma en baştan başlayıp bakmalısınız o zaman 🙂 Şaka bir yana, “ben aşık olduğumda” diye genel bir cümleyle başlangıç yapamam, çünkü ben aşkla Pelin’le beraber tanıştım. Tamamen onu neyin mutlu edeceğine odaklanıyor beynim. Gerçekten sevince zaten insanın içinden taşıyor, kim ne der vs diye düşünmüyorsunuz. Tüm hislerimi açıkça söylerim, yoğun yaşarım. Kendim için hiçbir şeyden endişe etmem ama onun için çok endişelenirim. Sürprizler yapmayı çok severim. Pelin şimdi bu satırları okuyunca duygulanacak biliyorum. Çünkü samimi olmam gerekirse şu sıralar çocuklardan önceki Anıl ile şimdiki Anıl arasında, sevgisini gösterme açısından fark var. Şimdi iki tane minik hayatımızda yol arkadaşlığı yapıyor; enerjimizin ve iş dışındaki boş vakitlerimizi çoğu onlara ayrılmış durumda 🙂 Ama ilk günkünden daha da fazla seviyorum seni aşkım.
Sosyal medyada ne kadar ilgili bir baba olduğunu görüyoruz. Baba olduktan sonra hayatında neler değişti?
Çok daha anlam kazandı. Uyku saatleri azaldı 🙂 Tüm programlarımız ve işlerimiz onlara göre ayarlanmaya başlandı. Şimdi neredeyse 3 yaşındalar; daha iyi kavrıyorlar ve artık güçlü bir iletişimimiz oluştu. Kendimize zaman ayırmamız konusunda anlayışlı davranıyorlar ve çoğu şeyi kendileri halledebiliyorlar. Biz Pelin ile beraber baş başa yemeğe gitsek bile tüm konu çocuklar oluyor veya kameradan onlara bakıyoruz. Anne ve babalarımızın “anne baba olunca anlarsın” lafı, tam anlamıyla anlam kazandı. Gerçekten onların fedakarlığını şimdi daha iyi anlıyorum. Kendinden pay biçiyor insan; kendisinden ve hayatından ne kadar fedakarlıkta bulunduğuna bakarak… İnsan, bu tarifsiz sevgi dışında başka bir şey karşılığında bunu yapamaz.
Hayattaki en büyük ilham kaynakların, seni motive eden şeyler neler?
Yeni güne başlayabilmek, hayatta olmak, başlı başına motivasyon kaynağı. İnsanlar bir şeyi kaybetmeden önemini anlamıyor. Çok şeye gerek yok ama şu an yürüyebilmek, görebilmek, hatta kendi başına kendi işini halledebilmek, kafanı sokacak bir yuvanın, sevenlerinin olması bile büyük lütuf. Önceden de dediğim gibi; başkalarına yardımımın dokunması, maddi manevi bir şekilde benim dışımda birisinin hayatına dokunabilmek en büyük motivasyonlarımdan… En en en büyük motivasyonum kızlarım, ailem ile birlikte yaşayacağım günlerim, onların ilklerine şahit olmak ve beraber deneyimleyeceğimiz hayat maceramız.
Bugüne kadar çalıştığın, seti en eğlenceli proje hangisiydi?
Caner Özyurtlu’nun çektiği ve Pelin ile oynadığımız “Bittin Sen” seti. Son oynadığım “Aşk Mantık İntikam” seti de gayet keyifliydi. Burak Yörük ve İlhan Şen ile gülmeden geçirdiğimiz gün yoktu. Kamera arkası çok eğlenceliydi.
İyi bir oyuncu olmanın kodları var mı? Rol modeli olarak aldığın oyuncular kimler?
Hayatta bir çok duygu yaşıyoruz. Bu duyguların farkında olup o an kendimizi dışarıdan izleyebilmek ve çevreye karşı da iyi bir gözlemci olabilmek, benim için önemli olan. Belli süreden sonra otomatikleşiyor zaten. Bir de beyninizi kandırıp o ana inandırmak. Daniel Day Lewis ve Jake Gyllenhaal, oyunculuk idollerim.
Sosyal medya ile aran nasıl? Beğenerek takip ettiğin veya stalk’ladığın isimler var mı? 🙂
Sosyal medyayı çok aktif kullanıyorum. YouTube’a yeni içerikler de çekmeye başladık ve sürekli olacak; @pelinanilaa hesap adıyla abone olmayı unutmayın 🙂 Ben daha çok tenis oyuncuları, koçlarını, fitness hesaplarını ve bir de beslenme ile ilgili hesapları takip ediyorum. Bir de çok özgün çalışan, yaşam alanlarını çok iyi dönüştüren mimari sayfaları takip ediyorum.
Stilini nasıl tanımlarsın? Kıyafet seçimi yaparken en çok neye dikkat edersin?
Sade, rahat ve şık, şeklinde özetleyebilirim. Vazgeçilmezlerim: Bilekliklerim, yüzüğüm ve kolyelerim.
Oyunculuk kararında ailenin desteği var mı?
Sırf oyunculukta değil, hayatta tüm kararlarımda, anlarımda desteklerini sonuna kadar hissederim. Hissetmeye de devam ediyorum. İyi ki varlar, iyi ki ailem olmuşlar.
Oyuncu olarak hayalini kurduğun, içinde olmayı çok istediğin bir proje ya da birlikte rol almak istediğin bir isim var mı?
Türkiye’de çok örneği yok, hatta çekilmiyor ama bir aksiyon filminde yer almayı çok isterdim. “John Wick”, “Görevimiz Tehlike” serileri gibi.