Çiğdem Akın: Özgür Bedenler
Türkiye’nin köklü markalarında edindiği derin tecrübeyi şimdilerde kişisel hikayelerini yaratmak için kullanan Çiğdem Akın, Dan Brown ve Madonna gibi popüler kültür ikonları kadar çağdaş sanattan da beslenerek, zamanın ilerisinde olmak isteyen kadınlar için “free size” kıyafetler tasarlıyor.
Vakko’da çalıştığınız zamanlar size ne kazandırdı? Hangi noktada kendi kanatlarınızla uçmaya karar verdiniz?
Herkes tasarımcı olabilir ama vizyon sahibi de olmak lazım. Vakko bana bu vizyonu sağlayabilecek en iyi yerdi. Çalıştığım 16 yıl boyunca, her 4 senede bir yeni bir line açtım. Gelen her yeni proje benim için heyecan vericiydi ve Vakko bana çok şey kattı ama sonra hayat rutinleşmeye başladı. Başka bir şey yapmaya karar verdim. O noktada uçmam gerekiyordu. Kısa zamanda kendi ayaklarımın üzerinde nasıl durmam gerektiğini kurguladım ve istifamı verdim. Zor oldu ama kabul ettiler.
Çiğdem Akın kadını nasıl biri? Tasarımlarınızı oluştururken zihninizde nasıl bir kadın karakteri canlanıyor?
Bizim kadınlar biraz kuvvetli. Ne istediğini bilen, seyahat eden, her şeyden haberdar olan kuvvetli kadınlar. Koleksiyonlarımı hazırlarken okuduğum bir kitap, gezdiğim bir yer, hatta bazen duyduğum bir kelime beni etkileyebiliyor. “O kadın ne yapardı?” sorusundan yola çıkarak bir hikaye oluşturuyor ve koleksiyonlarımı genelde bu şekilde hazırlıyorum.
Kıyafetlerinizi taşımasını istediğiniz özel bir isim var mı? Bir stil ikonu veya ilham perisi diyelim…
Küçüklüğümden beri Madonna’yı beğenirim. Trendleri takip eden, zamana ayak uyduran ve her zaman her şekilde bir numara olan bir kadın. Kendisiyle barışık olması ve sürekli tarzını yenilemesi ilgimi çekiyor. Madonna benim idolüm. Bu sebeple onu giydirmek isterdim. Türkiye’de de Ajda Pekkan idolümdür ve onu giydirdim.
Tasarımlarınızın her sezona ve her bedene uygun olduğunu söylüyorsunuz. Gerçekten de kadınlar için büyük özgürlük! Bu nasıl mümkün?
Tamamen iş tecrübesiyle alakalı bir şey. 16 yıl boyunca çok sayıda yeni line açtım. Genç kız da vardı büyük beden de. Sonuçta bu bir matematik işi. Çok fazla seri çıkarmayıp, bedensiz ve sezonsuz kıyafetler üretmek gerekiyor. İsteyene tabii ki bedenli çalışıyorum, gerekirse ithalat da yapıyorum ama genellikle “free size” adını verebileceğimiz, herkesin giyebileceği kalıplar kullanıyorum.
“Oynamayı” sevdiğiniz özel malzemeler ve renkler var mı?
Kumaşla oynamayı çok seviyorum. Sonuçta benim hammaddem kumaş. Nasıl heykel yaparken çamuru önünüze koyup ne yapacağınıza karar veriyorsanız, aynı şeyi tasarım sırasında da kumaşlarla yapıyorsunuz. Koleksiyona başlamadan önce gözümü iyice doyuruyorum. Yurt içi ve dışındaki kumaşçıları dolaşıp beğendiklerimden numune alıyorum. Ofiste kumaşları yeniden incelediğimde, hangi kumaşa hangi modelin daha uygun olacağına karar veriyorum. Böylece başlıyoruz dikmeye!
Trendlere sıkışmış bir dünyada yaşıyoruz. Siz trendleri ne kadar umursuyorsunuz veya çiğniyorsunuz?
Koleksiyon hazırlarken hep önden gidiyorum. Mesela şu anda bir sonraki kış sezonunun koleksiyonları üzerinde çalışıyorum. Bunu Türkiye’de çok az kişi yapıyor. Yurt dışında yeni sezon trendlerini genellikle kumaşlar belirliyor. Ben de herkesten önce Londra, New York ve Paris’in en iyi fuarlarına katılıyorum. Dolayısıyla trend takip etmekten çok, yaratan kişiyim diyebilirim.
Koleksiyonlarınızda nelerden ilham alırsınız? Örneğin geçmiş sezonlarda Dante’nin “İlahi Komedya” eserine göndermeler bolca vardı: Inferno (Cehennem), Purgatorio (Araf), Paradiso (Cennet) temaları gibi…
Bu koleksiyon bir kitaptan yola çıktı. Bodrum’da bir gazetede okudum. Dan Brown’un “Cehennem” adlı bir kitabının çıkacağından ve tercümesi için dünyanın birçok yerinden tercümanların aynı anda aynı mekana davet edileceğinden söz ediliyordu. Sıkı güvenlik şartları altında yapılacak tercüme aynı anda bitirilip bütün dünyaya dağıtılacaktı. Davetliler arasında Ruslar yoktu ve Türkler var diye de sinirlenmişlerdi. Bu kitabı okumam gerektiğine karar verdim. Olay zaten Ayasofya’da geçiyordu. Bu üçlemeyi yapmak istedim ve Ayasofya’yı inceledim. Sonrasında, eseriyle kitaba asıl ilham veren kişi olan Dante’yi de okudum. Defileyi bu şekilde hazırladık.
En sevdiğiniz şovunuz muydu?
Hikayesi güzeldi. Olay koleksiyonda değil, koreografide ve müzikte bitiyor. “Cennet” temasında sahneye koro çıktı ve ilahi bir müzik eşliğinde finali yaptık. Bence çok etkileyiciydi.
Geçtiğimiz MBFWI’da “İstila” temalı koleksiyonunuz çok ses getirdi. Yeni sezonda bizi ne gibi sürprizler bekliyor?
Şu an gözümü ve kalbimi doyuruyorum. Bir şey çıkacak ama ne çıkacak ben de bilmiyorum. Daha var.
Bize de sürpriz o zaman…
Bana da sürpriz. Çünkü bu doğum gibi bir şey. Nasıl anne bebeğini karnında dokuz ay taşıyor, besliyor ve sonra dünyaya getiriyor. Bu tasarım işi de öyle… Önce kendinizi beslemeniz lazım. Yakında güzel bir koleksiyon çıkacağını söyleyebilirim.
Modayla sanatı ne kadar yakın görüyorsunuz?
Bence ayrılmaz bir bütün. Yıllardır moda tasarımı yaptım ama bence her yaptığımız parça aynı zamanda bir sanat eseri. Çünkü kendimiz var ediyoruz. Bir dönem enstalasyon (yerleştirme sanatı) yaptım. Heykele başlayınca üç boyut ortaya çıktı ve yaptığım ürünleri asarak heykellerle birlikte sergiledim.
Kişisel “şıklık” anlayışınız nedir? Gardırobunuzda şu sıralar en favori parçalarınız hangileri?
Zor soru. Çünkü kıyafet diktikçe bir süre kıyafet görmek istemiyorsunuz. Tişört ve jean ile tüm hayatımı geçirebilirim. Tabii öyle de geçmiyor 🙂 Siyah rengini sıklıkla tercih ediyorum. Siyah inanılmaz bir renk; her zaman şık olabiliyor ve kendinizi ön planda tutabiliyorsunuz..
Dünyadan favori tasarım butikleriniz hangileri? Neden?
New York’ta Prada mağaza açtığında çok heyecanlanmıştım. Ciddi bir yatırım yapmışlardı ve Soho’daki ilk büyük mağazaydı. Oraya gitmem gerektiğine karar verip hemen gitmiştim. Bence hâlâ da çok etkileyici.
Son zamanlarda sizi en büyüleyen sanat olayı / performans / festival / mekan veya yaratıcılık örneği neydi?
Ben her zaman Contemporary Istanbul’u severim. Bienalleri de takip ediyorum. İSMEK diye bir yer var, İstanbul Belediyesi’nin Hayat Boyu Öğrenme Merkezi. Geçenlerde oraya gittim. Kadınlar inanılmaz işler çıkarıyorlar. O yaratıcılığı görünce de çok heyecanlandım.
NEREDE
Internet: www.cigdemakin.com.tr
İstanbul Satış Noktaları: Çiğdem Akın Showroom (Nişantaşı), Yurtdışındaki fuarlar ve butiklerde
Nişantaşı Showroom: Abdi İpekçi Cd. Erkan Apt. No:28 Kat: 4 Nişantaşı / İstanbul
‘e teşekkür ederiz.