Doğay Can: Çabasız güzellik
Kendisi sade siyah bir elbiseyle bütün sezonu geçirebilir. Ancak iş başkalarını giydirmeye geldiğinde, Doğay Can’ın tasarım dünyası mimari, endüstri ve teknolojiden beslenen daha çarpıcı grafik detaylar üzerine oturuyor. Bu yıl ikinci kişisel koleksiyonu ile Mercedes Benz Fahion Week Istanbul’da sahne alan tasarımcıyla tanışın!
Doğay Can, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nde başladığı moda eğitimine, dünya çapında geçerliliği olan ve çok önemli tasarımcıların mezun olduğu Istituto Marangoni’de Fashion Stylingmaster programı ile devam etti. Milano’daki eğitimi sırasında eş zamanlı olarak Dsquared2 ve Dolce&Gabbana’nın düzenlediği workshop’lara katıldı. İstanbul’a Türkiye’de Moda Yönetimi üzerine uzmanlaşan 6 aylık bir sertifika programına da katılan Doğay Can, hazır giyim alanında Türkiye’nin önde gelen markalarında “Design Manager” pozisyonunda çalıştı. Mudo Colletion markasının kadın giyim bölümü için 6 yıl, Ay-Marka çatısı altında Fabrika markasının kadın giyim bölümü için ise 4 yıl sektörde çalıştı. 2015’te kendi adını taşıyan Doğay Can markasını kurmaya karar veren tasarımcı; güncel, sofistike ve minimalist parçalar yaratmaya devam ediyor.
Her kadının kendi içinde yarattığı veya kendini içinde görmek istediği farklı hikayeler vardır. Koleksiyonlarımı hazırlarken tamamen kendi içimdeki kadınlara odaklanıyorum. Bu kadınların ortak yanları var tabii ki. Yalın ‚dişi ve sofistike karakterler. Aslında kafamda tavır olarak hep “güçlü kadın” silueti olduğunu söyleyebilirim. Güçlü kadınları, yani zekasıyla var olan, kendi ayakları üzerinde duran, yaratıcı ve modern kadınları giydirmeyi seviyorum. Maskülen, fakat küçücük detaylarla seksi ve dişi parçaları üzerinde doğal şekilde taşıyabilen kadınlar canlandırıyorum hep.
İlham kaynaklarınız neler?
Koleksiyonlarımda çıkış noktam genellikle klasik formel siluetler. Dekonstrüktivist bir yaklaşımla, daha sonra bu siluetleri, etkilendiğim dönemler ve kültürel yorumlarla “evlendiriyorum”. Minimalist bir stilim var diyebiliriz. Koleksiyonlarımda zaman zaman mimari yapılar ve endüstriyel ürünlerden dahi ilham alabiliyorum. Bütün bunların hikayelerini de tasarımlarımda hissettirmeye çalışıyorum. Evden adımımı dışarı attığım an, benim için beslenme süreci başlıyor. Bir sokak çalgıcısının çaldığı parça bile kafamda yeni hikayeler oluşmasına neden olabiliyor. 2017 Yaz koleksiyonumda çıkış noktam ise bir kadın samurayın hikayesi. Her mücadelesinde hamlelerini gizlemek için giydiği samuray kostümü olan hakamasının 7 erdemi simgeleyen pililerini özenle katlıyor ve her defasında bu erdemleri koruyup koruyamadığını sorguluyor. Yardımseverlik, bilgelik, nezaket, içtenlik, sadakat ve inanç… Bu samurayın ruhu, şimdilerde bir savaşçıdan çok, aramızda modern zamanlarda bir kadın olmayı deneyimliyor. Koleksiyonun her detayında bu erdemlere göndermeler var. Keskin hatlar, minimal bir tavır ile nezakete övgüler gönderirken; siyah bantlar ve kuşaklar bilgeliği simgeliyor.
Klişe gibi gelse de herkesin bir (veya daha çok) stil ikonu veya ilham perisi vardır. Sizinki(ler) kim(ler)?
Coco Chanel asla zirvedeki yerini kaptıramaz stil ikonu olarak. Hem dik duruşu hem de aykırı tavrı ile dönemine damga vurmuştur. Son dönemlerde ise Tilda Swinton, fütüristik tarzıyla bana gerçekten ilham veriyor. Victoria Beckham, Franca Sozzani, Cate Blanchett da öyle… Pek fazla geçmişle yaşayan bir insan olmadığım için, yeni dönem ruhu ve bunun geleceğe nasıl yansımaları beni daha çok heyecanlandırıyor.
Trend’lere sıkışmış bir dünyada yaşıyoruz. Siz trendleri ne kadar umursuyorsunuz veya çiğniyorsunuz?
Dayatılan ve empoze edilen moda anlayışından ben de bir tüketici olarak çok bunaldım. Bu yüzden dünya trendlerini yakından takip ediyor, fakat kendi koleksiyonlarımda veya gardırobumda yer vermiyorum. Benim markamın hikayesi “fast fashion” tüketimine bir başkaldırı olarak oluştu zaten.
Hızla tüketilen moda , düşük kalite kumaşlar ve dikimler, sürekli karşımıza çıkan ve sektör tarafından dayatılan stiller, aynı görünümler. Artık farklı olma zamanı 🙂
Tasarımlarındaki mimari boyut ve çarpıcı grafik detaylar oldukça dikkat çekiyor. Bantlı etek 690 TL., Elbise 1.290 TL., Etek 790 TL.
Moda dünyasında sosyal medya da göz ardı edilemez bir iletişim ve trend yayma kanalı haline geldi. Bundan nasıl faydalanıyorsunuz?
Sosyal medyayı “inspiration” yakalamak adına çok kullanıyorum, özellikle de kendi araştırmalarım için. Ayrıca markamın ruhunu doğru anlatabilmek adına da kullanıyorum. Fakat itiraf etmeliyim ki üzerine daha çok düşmeliyim… Sadece sosyal medyadan değil, teknolojiden de çok ciddi anlamda faydalanacağımız araçlar ve alanlar oluşmaya başladı. Moda ve tasarıma teknolojiyi nasıl entegre edebileceğimizi düşünmeliyiz. İnovatif yaklaşımlarla sektördeki varlığımızı ve sürekliliğimizi koruyabileceğimizi düşünüyorum. Bu çok ciddi bir global trend olarak geliyor. Örneğin dünyada teknolojiyle arası iyi olan markalar, özel davetiyelerle katılabildiğiniz moda şovlarını, artık bir aplikasyon indirerek canlı izlemenizi sağlayabiliyor. Bu hem çok iyi bir pazarlama yöntemi, hem de insanların sanal ortam tutkularını çok iyi değerlendiren bir fırsat.
Takip ettiğim çok kreatif tip var aslında. Sizlere de tavsiye edeceğim isimlerden birkaçı: @sussiebubble, @streetstyled, @designlovefest, @manrepeller, @mansurgavriel, @anthonyvaccarello, @avant.arte, @love.watts, @kris_van_assche
Türkiye’den tasarım dünyasına katkıda bulunan biri olmak nasıl bir şey?
Evrensel düşünce ve değerlere sahip üretkenlik ile ülke kültürüne sanat ve tasarım yoluyla katkıda bulunabilmek çok önemli ve değerli. Küçücük de olsa bir katkıda bulunabilmek mutluluk ve gurur verici benim için.
“Oynamayı” sevdiğiniz özel malzemeler, kumaşlar, renkler veya aksesuarlar var mı?
Benim her koleksiyonumda yüksek kalite krepler olmazsa olmazım. Ayrıca yüksek teknolojik kumaşlar her zaman ilgimi çekiyor. Bu tarz kumaşlara ulaşabilmek için yurt dışında gerçekleşen kumaş fuarlarından besleniyorum. Yenilikçi olan her malzeme beni heyecanlandırıyor. Umarım mevcut koşullar iyileşir ve biz de Türk tasarımcılar olarak bu çeşitliliğe daha kolayca ulaşabiliriz.
Bu yıl 9.’uncusu gerçekleşen Mercedes Benz Fahion Week Istanbul’da sizi de izledik. Sezonun en sevdiğiniz koleksiyonları hangileri oldu?
Nihan Peker in koleksiyonuna bayıldım. Sudi Etuz’ün VR sunum teknolojisini modayla bir araya getirmesinden çok etkilendim! Aslında tüm tasarımcı arkadaşlarımı ve büyüklerimi gönülden kutluyorum, çünkü bu işe baş koymak maddi ve manevi olarak çok yıpratıcı. Hepimiz her şeyimizi ortaya koyuyoruz. Çok büyük emek ve özveri var arka planda, hiç görünmeyen. Bu yüzden her koleksiyonun hikayesi değerli ve takdire şayan benim için.
Sizce modacıların koleksiyonlarını tanıtabileceği yeterince mecra var mı? Moda haftaları dışında ne gibi alternatifler olabilir?
Türkiye’de bu mesleğe baş koymuş tüm tasarımcıların işlerinin oldukça zor olduğunu düşünüyorum. Her yıl 2 kere düzenlenen İstanbul Moda Haftası çok önemli bir platform, fakat yeterli değil. Devlet teşviklerinin tasarımcılar için düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok değerli tasarımcılarımız var, dünyaya tanıtım açısından bu isimler desteklenmeli. Tekstil ihracatında katma değerli ürün ihraç edebilme gücünün, sektörel olarak arttırmak adına, büyük tekstil firmalarının da tasarımcılara destek verip yeni platformlarda işbirliklerini artırması gerekiyor.
Bu kadar popülist bir moda anlayışının içinde sizin ‘şıklık’ anlayışınız nedir? Şu sıralar gardrobunuzdaki favori parçalarınız neler?
Maximalist bir tavrın hakim olduğu bir dönemden geçmemize rağmen şıklığın çabasız, zamansız ve elegan parçalarla sağlanabileceğini düşünüyorum. Üstünde çok uğraşılmamış styling’ler ile daha cool, genç ve şık görünebiliriz. Yazın gelmesiyle artık tüm kış boyunca giydiğimiz pantolonlar ve top’lardan vazgeçtim. Şu an en favori parçalarım elbiselerden oluşuyor. Özellikle beyaz gömlek elbisem hem sade hem de çok şık.
Doğay Can’ın kıyafet için alışveriş durakları nereler?
Gerçek bir ayakkabı tutkunuyum diyebilirim. Çok büyük paralar yatırabiliyorum ayakkabılara. Bu yüzden ayakkabı tercihlerimi dünya markalarından yapıyorum. Giyim konusunda oldukça sade bir stilim var . “Terzi kendi söküğünü dikemez” sözü benim için geçerli. Siyah bir kumaş her zaman işimi görüyor. Sade bir elbise diktiriyorum kendime hemen. Hem cool, hem şık, hem de kolay!
Tulum 1.290 TL.
Pantolon 990 TL.
NEREDE?
Online alışveriş: www.bust2.com
Showroom: Teşvikiye Mah. Hacı Emin Efendi Sok., No: 28/2 Nişantaşı/İstanbul