Merve Ece Topcu: Bagh Collection’ın İlham Veren Yolculuğu


Elma, zeytin ve çay derisi gibi sürdürülebilir malzemelerle tasarladığı sade ama çarpıcı çanta ve aksesuarlarla fark yaratan Merve Ece Topcu, Bagh Collection’ı sadece bir marka değil, ilham veren bir başarı hikayesine dönüştürdü. Doğaya duyduğu saygı ve yenilikçi vizyonuyla sürdürülebilir moda alanında cesur adımlar atarak lüks ve çevre dostu tasarımı buluşturan Topcu, moda dünyasında kalıcı bir iz bırakıyor.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Merve Ece Topcu kimdir?
Kendimi yaşım, doğduğum şehir, geldiğim aile ya da okuduğum okul gibi klasik tanımlamalarla değil; karakterim ve duygularımla ifade etmeyi seviyorum. Üretmek, keşfetmek ve kendime sürekli meydan okumak beni ben yapan özelliklerimden. Hayal kurmayı çok seviyorum,
ancak hayallerimi her zaman gerçeklikle yoğurmayı tercih ediyorum. Değer yargılarıma ve inançlarıma bağlılığım, hayatıma anlam katan en önemli unsurlardan biri. Her
sabah evden ‘Umarim bugun birine bir faydam dokunur?’ düşüncesiyle çıkıyorum, çünkü başkalarına fayda sağlamanın hayata değer katan, görünüşte küçük ama etkisi büyük bir kilometre taşı olduğuna inanıyorum—tıpkı atomlar gibi, tek başına küçücük
ama yuzlercesinin bir araya gelerek bir butun olusturmasi gibi. Hayatini guzellestirende iste bu attigin minik atomlarin zaman icinde bir araya gelmesi.
Kendi markanızı yaratma fikri nasıl oluştu? Markanın kuruluş hikayesini dinleyebilir miyiz? Bu projeyi hangi motivasyonla hayata geçirdiniz? Bagh Collection, tamamen merakımın peşinden giderek ortaya çıkan bir marka oldu. Merak ettim, hayal kurdum ve ‘Böyle bir şey mümkün mü?’ diyerek yola çıktım. Bir süredir bitki bazlı dediğimiz hammaddelerden haberdardım ve gelişmeleri yakından takip ediyordum. Farklı olan her şeye karşı her zaman büyük bir ilgim vardır ve bu malzemeler beni adeta kendilerine çekti. Markayı kurmaya başladığımda üretimden, bir marka oluşturmaktan ya da bununla beraber gelen iş süreçlerinden oldukca bir haberdim. Ancak her şeyi adım adım, detaydan bütüne giderek öğrenmeye çalıştım. İlk olarak deriye ulaşıp onunla tanıştım; dokusunu anlamaya, onunla çalışmaya başladım. ‘Bu malzeme ile ne yapabilirim?’ diye düşündüm. Öncelikle köpek tasması yapmayı planladım ve bunu bir deneme olarak ele aldım. Bir atölyede değil, bir terzide bir usta buldum ve onunla çalışmaya başladım. Her süreci böyle tek tek minik adimlarla deneyerek basldim. Her basladigin yol benim bir sonraki adimima isik tuttu ve bir sonraki yola yonlendirdi.Zamanla bu süreç beni çantalar tasarim ve uretimine ve sonunda bir marka yaratmaya götürdü. Bagh Collection işte böyle, merak ve hayallerle başlayan, öğrenme ve deneyimle şekillenen bir yolculuğun ürünü oldu.
Ürünlerinizde hangi tür malzemeleri kullanıyorsunuz?Sürdürülebilir malzemeleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Ürünlerimde zeytin derisi, çay derisi, elma derisi ve kaktüs derisi gibi sürdürülebilir malzemelerle çalışıyorum ve bu malzemelerle oluşturduğumuz koleksiyonlarımız mevcut. Şu anda ise muz derisi ve nar derisi ile çalışmaya başladık; bu malzemelerle numune aşamasındayız ve birbirimizi tanıma sürecindeyiz diyebilirim. Malzeme seçiminde en çok dikkat ettiğim noktalar ise içeriği, dayanıklılığı ve tasarımlarıma uygunluğu. Kullanacağım derinin nasıl bir performans sergilediğine, ürettiğimiz ürünün ömrüne ne kadar katkı sağlayacağına ve tasarımın estetik ve işlevsellik gereksinimlerini karşılayıp karşılamadığına bakıyorum. Her malzemeyle kurduğum ilişki, onun özelliklerini ve sınırlarını anlamaya dayalı bir süreç.
Markanızı hayata geçirirken hangi zorluklarla karşılaştınız? Bu zorluklarla başa çıkabilmek adına nasıl bir yol izlediniz? Bu soruya bir kitap yazabilirim! Ancak önce, okuyanların zihinlerinde bir şeyi değiştirmek istiyorum: Zorluklar, pes edip bırakmanız gereken bir engel değil; aksine, devam edip kendinizi güçlendirebileceğiniz birer öğreticidir. Ben zorlukları seviyorum, çünkü zorluklar geldiğinde orada gelişime açık bir alan olduğunu anlıyorum. Eğer o zorluğu tanıyıp nasıl başa çıkacağımı öğrenir ve kendimi ona karşı şekillendirebilirsem, hem o zorluğu daha yetkin biri olarak aşmış oluyorum hem de kendimi geliştirmiş oluyorum. Markanın süreci devam ettiği sürece zorluklar da devam edecek; bu kaçınılmaz bir gerçek. Ancak burada önemli olan vazgeçmemek, hareketi birakmamak,kendinize ve inandığınız bir güce sıkı sıkıya bağlı kalmanız. Özellikle, hangi inanca sahip olursanız olun, bu süreçte maneviyatınızın güçlü olmasının çok değerli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, sonuç yerine sürece odaklanmanın zorlukları aşmada ne kadar önemli olduğunu da vurgulamak istiyorum. Her zorluk, bir fırsat ve her süreç, daha iyi bir versiyonunuza ulaşmak için bir adım.
Koleksiyon hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?
Koleksiyonlarımı hazırlarken sadelikten ve doğadan ilham alıyorum. Zamansız, sade bir ürün tasarlamak ve zaman geçtikçe modası geçmeyecek bir çizgisi olmasını sağlamak benim için çok önemli. Renk geçişleri için özellikle hayvanların ve bitkilerin detaylarını gözlemliyorum; doğanın sunduğu bu doğal ahenk tasarımlarımın temelini oluşturuyor. Renklerin çoğu, benim olmayı en çok sevdiğim yerlerdeki doğal yoğunluklardan geliyor. Aynı zamanda, tasarımlarımda asimetrik bir dokunuş olmasına özen gösteriyorum. Bu ilhamı doğadan alıyorum; çünkü doğada hiçbir şey tamamen simetrik değil. Tasarımlarıma bu asimetrik detayları küçük dokunuşlarla eklemeyi seviyorum, çünkü gözümüz detayları algılasa da bütünü hisseder.
Numune süreci ise en keyif aldığım kısımlardan biri. Tasarımı test ederken çantayı bizzat kullanmayı tercih ediyorum.
Bagh Collection’da bir ürünü satışa sunmadan önce minimum 3 ila 6 ay boyunca test ediyor ve detaylı bir Ar-Ge sürecinden geçiriyoruz. Çantayı kullanarak, onun her yönünü gözlemlemek ve olası sorunları önceden görmek benim için çok değerli.
Moda dünyasında, kişisel perspektifinizde örnek aldığınız bir isim ya da marka var mı?
Moda dünyasında Vivienne Westwood’un sadece tasarımlarını değil, aynı zamanda kişiliğini ve hayatı sade yaşama konusundaki duruşunu da çok beğeniyorum. Tüketim odaklı olmaması ve cesur tavrı benim için ilham verici. Büyük markalardan ziyade ruhunu kaybetmeyen, çizgisinden ödün vermeyen butik markaları daha çok seviyorum. Örneğin, İtalya’dan Chez Dede, Japonya’dan Ganzo ve Hindistan’dan Nappa Dori gibi takip ettiğim ve ilham aldığım markalar var. Bu tarz markalar, özgünlüklerini koruyarak hikâyelerini ve değerlerini tasarımlarına yansıtıyor, bu da onları benim için özel kılıyor.
Bagh Collection ürünleri kimlere hitap ediyor? Sürdürülebilir modanın dünya genelinde yükselen bir trend olduğunu göz önünde bulundurursak, bu konuda pazar stratejiniz nasıl şekilleniyor?
Bagh Collection herkese hitap eden bir marka. Şu anda en genç müşterimiz 18–20 yaş aralığında, en olgun müşterimiz ise 50–60 yaşlarında. Zamansız tasarımlar, markanın geniş bir kitleye hitap etmesini ve herkes tarafından rahatlıkla kullanılmasını sağlıyor. En nihai hedefimiz, Bagh Collection’ın bitki bazli ve innovative mataryellerle ve zamansız ürünleriyle lüks bir marka olarak adını kazıması. Ancak bu hedefe ulaşmak için stratejimizi, minik adımlarla ve zamanla şekillendirerek ilerlemeye odaklanıyoruz. Henüz yolun başındayız, ancak doğru zamanda ve doğru adımlarla bu hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Pazar stratejimiz, öncelikle bünyemize daha fazla bitki bazlı ve yenilikçi malzeme eklemek üzerine kurulu. Pazarlama ve reklam konusunda ise agresif yöntemlerden yana değiliz. Bir şeylerin yavaş, sağlam ve özverili bir şekilde ilerlemesinin, uzun vadede markayı daha güçlü bir konuma getireceğine inanıyoruz. Bu yüzden geleneksel ve agresif pazarlama stratejilerinden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyoruz.
Şimdi sırada ne var? Bagh Collection’ın gelecekteki hedefleri neler? Markayı global pazarda görmek için çalışmalar yapmayı düşünüyor musunuz?
Bagh Collection olarak öncelikle iş birliklerine büyük önem veriyoruz ve bu yıl üç farklı iş birliği türüne odaklanıyoruz:
Hammaddelerde Ar-Ge İş Birlikleri:
Bitki bazlı ve yenilikçi materyalleri markamıza dahil
etmek için bu malzemeleri üreten firmalarla iş birliği süreçlerini başlatıyoruz. Örneğin, Hindistan’da muz atıklarından deri üreten bir firma bize ulaştı ve derilerinden birkaç metre göndererek, bu malzemenin tasarım süreçlerimizde nasıl davrandığını ve hangi ürünlerde uzun ömürlü şekilde kullanılabileceğini test etmemizi istedi. Bu süreç, hem söz konusu materyali çanta ve aksesuar alanında kullanmak isteyen diğer markalara rehberlik edecek hem de firmaya ürünlerini geliştirme konusunda fayda sağlayacak. Bizim için de bu tür iş birlikleri, yenilikçi malzemeleri markamıza kazandırmak adına önemli bir gözlemleme ve geliştirme süreci oluyor.
Ekolojik Otellerle Tanıtım İş Birlikleri:
Bagh Collection olarak seyahatten ve doğadan ilham
alan bir marka kimliğiyle, Türkiye’deki ekolojik otellerle
iş birliği yapmayı hedefliyoruz. Bu iş birliği kapsamında, hem markamızın arkasındaki ideolojiyi anlatan kısa hikâyeler paylaşmayı hem de müşterilerimize ülkemizde sürdürülebilir ve ekolojik seyahat olanaklarını tanıtmayı amaçlıyoruz. Bu projeyle hem sürdürülebilirliği desteklemeyi hem de doğa ile uyum içinde bir yaşam tarzını teşvik etmeyi hedefliyoruz.
Tasarım Odaklı Anlamlı İş Birlikleri:
Daha önce Splendid Palas ve Pera Müzesi ile yaptığımız gibi, arkasında anlamlı bir hikaye barındıran tasarım
odaklı iş birliklerine devam ediyoruz. Bu tarz iş birlikleri, markamızın hikaye anlatıcılığı ve tasarım gücünü bir araya getirerek farklı kitlelere ulaşmamızı sağlıyor.
Markanızı global pazarda konumlandırma konusunda nasıl bir stratejiniz var?
Yurt dışı hedeflerimiz doğrultusunda, şu anda
Dubai pazarına küçük ama
emin adımlarla giriş yapmaya başladık. İki mağaza ile çalışmak için onay aldık, ancak bu süreci oldukça yavaş ve özenli bir şekilde ilerletmeyi planlıyoruz. Amacımız, markamızın zamansız ve sürdürülebilir kimliğini koruyarak, global pazarda sağlam bir temel oluşturmak. Bagh Collection için iş birliği, yalnızca büyüme değil; aynı zamanda sürdürülebilirliği, doğaya ve topluma faydayı artıran bir değer yaratma aracı. Bu yaklaşımla her adımda güçlü ve anlamlı projeler üretmeye devam edeceğiz.
Kisisel hedefleriniz neler?
Kişisel olarak, girişim yoluna çıkan bireylere mentorluk yapmak istiyorum. Bu süreçte onların yanında yürüyerek destek olmayı ve kendi deneyimlerimi paylaşmayı hedefliyorum. Girişimcilerin karşılaştığı zorlukları aşmalarına yardımcı olabilmek ve onlara ilham vermek benim için oldukça anlamlı bir hedef. Ancak bunun için henüz doğru başlangıç noktasını bulamadım, bu konuda çalışmalarım devam ediyor.
Ayrıca, Bagh Atelier üzerine daha fazla odaklanmayı planlıyorum. Bagh Atelier, Bagh Collection ile birlikte doğan bir atölye hizmeti olarak markalara tasarım ve üretim desteği sağlıyor, özellikle bitki bazlı sürdürülebilir hammaddelerle. Geçtiğimiz yıl birkaç büyük firmaya, örneğin D Maris, Brooks Brothers ve Space Istanbul bazı şirketlere hizmet verdim. Bu yıl, Bagh Atelier’e daha net bir kimlik kazandırmak
ve müşteri ağını genişletmek için çalışmayı planlıyorum. Hemde Merve Ece Topcu isminin ‘inovatif ve bitki bazli surdurulebilir materyal’ denilince piyasada güvenilir, temiz işini doğru yapan ve çalışkan bir kişi olarak akıllarda yer etmesini sağlamak.