Tuba Ergin: Wabi-Sabi’nin peşinde

Güzelliği detaylara gizleyen bir tasarımcı Tuba Ergin. Doğallık ve zahmetsiz şıklıkla bir arada var olan sıra dışı ve iddialı görünümleri imzası haline getiren tasarımcıyı yakından tanıdık.
Erken yaşta aile mesleğine yönelen Tuba Ergin, koltuğuna çok iş sıkıştırmış hiperaktif tasarımcılardan. 2007’den bu yana kendi atölyesinde Türkiye’nin Network, Lacoste, Koton, Us Polo, Desa gibi önemli markalarına ve İtalya, İspanya, Kanada, Fransa, Tunus ve Çin’deki çeşitli firmalara tasarımlar yapıyor. 2010’da, denim sektöründeki birikiminden yola çıkarak G.O.D.D. (Garden of Denim Design) adlı kendi markasını kurdu. 2012’de yakın zamanda kaybettiğimiz Franca Sozzani yönetimindeki Vogue İtalya dergisi tarafından, Türkiye’nin dikkat çeken tasarımcılarından biri olarak gösterildi. Şimdi ise “Tuba Ergin” markasıyla yoluna devam ediyor. Şu anda bir Couture ve bir de ana koleksiyona ek olarak Tu Bags adlı bir çanta serisi bulunuyor. Şu anda üzerinde çalıştığı ve 2017–18 Kış Koleksiyonu’nun lansmanına hazırlandığı yeni projesi ise beden aralığı ve siluetleriyle her tip kadın vücuduna hitap edebilecek yepyeni bir line olan “Tustudio”.
Tasarım serüveniniz nasıl başladı?
Dedem yüksek terziydi, babam da hazır giyimle uğraşırdı. Kendimi bildim bileli tasarımcı olmak istedim. Çocuk yaşta, tatillerde babamın işyerine giderdim. Eskiz defterimi yanımdan hiç ayırmazdım. Benim jenerasyonumda moda tasarımı geçerli meslek olarak görülmezdi; çocuğa önce işletme veya ekonomi okutulur, sonra hâlâ ısrar ediyorsa ek olarak moda tasarımı okutulurdu. Benimse aklımda hiçbir zaman başka alternatif olmadı. 15 yaşında lise ve üniversite eğitimi için Chicago’ya gittim. Lisede bile tatillerim farklı markaların tasarım bölümlerinde staj yaparak geçti. Liseden sonra da Art Institute of Chicago’da moda tasarımı ve pazarlaması dersleri aldım. Küçük yasta yurt dışında yalnız yaşamış olmak bana çok şey kazandırdı diyebilirim. Okul sonrası Türkiye’ye geri döndüğümde ise part-time çalışırken bir yandan da La Salle Academy’nin moda tasarımı pazarlama bölümünü bitirdim. Okul bittikten sonra önce, iç pazarda faaliyet gösteren bir hazır giyim firmasının tasarımda departmanında çalışmaya başladım. Sonra da denim endüstrisine girdim ve 5 sene boyunca Avrupa’nın en önemli zincir gruplarına (Inditex Grubu ve Best Seller grubu markaları, H&M, Motivi) tasarım yaptım.
Türkiye’de tasarımcı olmanın zorlukları var mı?
Türkiye uzun yıllar Avrupa’nın, hatta dünyanın tekstil mutfağı oldu. Tüm büyük zincirlerin ve global markaların en üst kalite urun gamının üretimlerini yaptı. Ancak firmaların kendi tasarım gücünün farkına varıp kendi kimlikleriyle üretim yaptığı, yani marka üreten bir ülke haline gelmesi daha başlangıç aşamasında. Bu konuda devlet teşvikleri artmış olsa da hâlâ sektördeki birçok firma Ar-Ge masraflarına girmekten kaçınıyor. Sadece vizyoner firma yöneticilerinin yatırım yaptığı tasarım, bu nedenle hâlâ istenilen noktada değil. Ancak bunun bir süreç olduğu düşüncesindeyim. Son 15 yıllık dönemde bu konuda çok büyük adımlar atıldı. Yakın gelecekte çok daha iyi noktaya gelecektir.
Bu yıl 9.’su gerçekleştirilen Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’da izledik sizi. Sizce ülkemizdeki moda etkinlikleri bu sürece nasıl katkıda bulunuyor?
Mercedes-Benz gibi global anlamda önemli bir firmanın çatısı altında Türkiye’de gerçekleşen bir etkinliğin, dünya moda haftaları takvimine girmiş olması, ülkemizin moda endüstrisi için çok önemli. Her ne kadar uluslararası bir organizasyon olması için yola çıkıldıysa da şu an için yerel tüketiciden ve BAE gibi Orta Doğu ülkelerinden rağbet görmekte. Bulunduğumuz coğrafyanın en önemli tasarım gücü haline gelmiş durumdayız.Umarım gelecekte bu organizasyonla Batı ülkelerinin ve Uzakdoğu’nun da ilgisini çeker hale geliriz.
Stil ikonlarınız kimler?
Madonna, tüm zamanların en başarılı sanatçısı. Tarzı, cesareti, her dönem kendini yenilemesi ve hayranlarını muhteşem şovları ile büyüleyebilmesi ile gerçekten çok az sanatçının erişebildiği bir noktada. David Bowie de zamanının çok ötesinde bir stile ve kreatif bakış açısına sahipti. Catherine Deneuve’ün “Indochine” filminde sergilediği oyunculuğu, fiziği ve stili asla gözümün önünden gitmez. Ali MacGraw ise ortadan ayrılmış düz uzun saçları, sadeliği ve masum ifadesiyle 70’li yıllara damgasını vurmuş ve gelmiş geçmiş en stil sahibi kadınlardan biri.
Takip ettiğiniz yerli ve yabancı markalar var mı?
Maison Margiela, Acne Studios, Rick Owens, Yohji Yamamoto ve Stella McCartney en beğendiklerim.
Sosyal medyanın modaya etkisi tartışmasız. Bu alanda beğendiğiniz blogger’lar, influencer’lar kimler?
Chiara Ferragni, Song of Style takip ettiklerim arasında.
Tasarımlarınızı nasıl bir kadın için hazırlıyorsunuz?
Cesur, şık, doğal, dinamik, üretken aynı zamanda çevreye duyarlı, farkındalığı yüksek şehirli kadını giydiriyorum. Ona sıra dışı alternatifler ve gündüzden geceye taşıyabileceği, kolay kombinlenecek tasarımlar sunmak benim için önemli.
Koleksiyon hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?
Teknoloji, yeni sanat akımları, kendi kültürümüz ve tarih, sıkça beslendiğim kaynaklar, ancak ana ilham kaynağım doğadır. Teknoloji, tasarım ve bilim ne kadar ilerlese de doğada her zaman daha mükemmeli bulunuyor. Ve doğa tükenmez bir kaynak. Özellikle de mercek altına yatırıp incelediğinizde fark ettiğiniz dokulardan renklere, fonksiyona kadar her açıdan en yüksek tasarımı içinde barındırıyor. Koleksiyonlarımın ortak özelliği, ilk bakışta modern, şehirli ve giyilebilir olmaları. Fakat detaylara inildiğinde, hepsinin malzemesi, tekniği ve yapılış yöntemleriyle kendini ayrıştıran tasarımlar olmasına özen gösteriyorum.
Ayrıca uzun zamandır uyguladığım, ancak geçen Sonbahar-Kış koleksiyonum olan “Future Imperfect“i hazırlarken yaptığım araştırmalar sırasında karşıma çıkan bir Japon felsefesi, tasarım konseptimi ve hayata bakışımı çok güzel özetliyor. “Wabi-sabi” adı verilen bu felsefe, her şeyi doğal haliyle olduğu gibi kabul etmeye ve mükemmelleştirmek yerine değer bilmeye odaklanan, cisimlerin görünüşlerine dair bütünleyici derin bir yaklaşım. Alışılmadık güzelliği anlamaya açık bir zihin gerektiriyor ve günümüzde fazlaca önem verilen mükemmelliğin, fazla cilalı, makyajlı, photoshop’lu yapay görüntülerin arasında, insana nefes alma imkânı sağlıyor. Bu felsefeyi tasarıma uygularken de yapay malzemelerden kaçınırım. Keten, koton, ipek ve vejetal deri gibi doğal elyaflar, sıkça kullandıklarım arasında. Formlarda asimetrik ve düzensiz görüntüler ön planda.
Koleksiyonlarınızda nasıl kumaşlar tercih ediyorsunuz?
İnovasyon, sürdürülebilirlik ve bu iki unsurla beraber giyilebilirlik benim için çok önemli. Yeni kumaş teknolojilerini, hazır giyimde daha önce kullanılmamış teknik ve malzemeleri konvansiyonel tekstil malzemeleri ile kombinlemeyi seviyorum.
Son zamanlarda birçok yeni tasarımcı sahneye çıktı. Modacı olmadığı halde tasarım yapanların da sayısı arttı. Bu durum modacıları nasıl etkiliyor?
Moda Tasarımcılığı şu anda gerçekten çok moda! Benim çocukluğumda hiçbir şekilde geçerli değilken, su anda 12 yaşındaki kızımın tüm arkadaşları tasarımcı olmak istiyor. Her trend gibi bunun da geçici olduğunu düşünüyorum. Geçici heveslerle başlanan her işte olduğu gibi, gerekli niteliği, eforu ve istikrarı gösteremeyenler sektörden elenecektir.
Ve tabii bir tasarımcı olarak gizli saklı alışveriş mekanlarınızı da merak ediyoruz…
Uzun bir listem var, Londra’dan Tokyo’ya, New York’ta Greenwich’e dayanan. Öğrenmek isteyenler benle iletişime geçebilir 🙂
Gardırobunuzun şu sıralar en favori parçaları hangileri?
Forma gibi giydiğim, geçen kış koleksiyonumdan, üstü etekli, sigara paça siyah pantalonum, üzerimden çıkartmadığım siyah vücut kemerim, oversized smokin ceketim ve beyaz gömleklerim.
Bu kadar popülist bir moda çağında, sizin ‘şıklık’ anlayışınız nedir?
Şıklık, stil sahibi olmakla paralel giden bir konu. Stilini oluştururken, herkese kendine karşı dürüst davranmasını tavsiye ederim. Kim olduklarını, hem fiziksel özelliklerini, hem de karakterlerini ve yaşam şekillerini düşünerek, bunlar çerçevesinde kendilerini en doğru ve iyi şekilde iletmek amaç olmalı. Moda trendlerini de uygularken bu filtrelerden geçirerek, kendileri için en doğru formülleri bulmalılar.
NEREDE?
Online Satış: www.tubaergin.com, www.lidyana.com, www.365ist.com
Nişantaşı Showroom: Maçka Cad. Vehbi Bey Apt. 18/C Giriş Kat Daire 1/ Nişantaşı
Mağazalar: İstanbul’da GiziaGate ve Building Akmerkez; Bursa, İzmir, Gaziantep ve Antalya’da özel tasarımcı butikleri; yurt dışında da lüks departman mağazaları ve özel tasarımcı butikleri.