Yılmaz Kunt: Güçlü ve Karakteristik


Hayat tesadüfleri seviyor! Ankara’dan İstanbul’a tatil için geldiği bir dönemde menajeri ile tanışan Yılmaz Kunt’un oyunculuk kariyeri, “Gülümse Yeter” dizisiyle sürprizli şekilde başlamış. Şimdilerde “Baş Belası” dizisinde izlediğimiz yakışıklı oyuncu Yılmaz Kunt ile oyunculuk üzerine çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Öyle güzel bir “aura”sı var ki onu daha uzun zaman çok güzel projelerde izleyeceğimiz kesin…
Fotoğraflar Baran Altındağ Videografi Selim Durak Saç ve Makyaj Burak Mert Aydın Styling Seda Solmaz Prodüksiyon Mine Gündüz Styling Asistanı Eren Yüce
Oyunculuk kariyerin nasıl başladı. İlk oyunculuk teklif edildiğinde neler hissettin? Hikayeni anlatır mısın?
Ankara’dan istanbul’a tatile geldiğim bir dönemde, menajerim ile tesadüfen tanıştık. Aslında benim aklımda hep oyunculuk vardı, diyebilirim. Tanıştıktan sonra oyunculuk eğitimlerine başladım. Bir süre eğitim aldıktan sonra ilk dizi projem “Gülümse Yeter” oldu. Bu şekilde oyunculuk maceram başlamış oldu. İlk oyunculuk teklif edildiğinde heyecanlandım; çünkü daha önce hiç yapmadığım bir işti ve alışık olmadığım bir alandı. O yüzden başta hem heyecan, hem de korku hissetmiştim.
“Afili Aşk”, “Gülümse Yeter” gibi ses getiren dizilerde rol aldın ve şimdilerde “Baş Belası” dizisinde herkesi enerjinle kendine hayran bırakıyorsun. Oynadığın karakterlerle benzer yanların var mıydı?
Oynadığım her karakterde kendime yakın bir yer buluyorum. Bu yakınlık ya içsel, yani duygusal oluyor; ya da dışsal, yani kendine has tavırları veya duruşuyla alakalı oluyor ama mutlaka kendimden bir şey buluyorum.
“Doruk Akkaya” rolünde seni heyecanlandıran şey neydi? Role nasıl hazırlanıyorsun?
Doruk Akkaya karakterinde beni heyecanlandıran şey, aslında enerjik ve eğlenceli biri olması. Aynı zamanda duygusal yönleri de var ama göstermekte biraz zorlanıyor diyebiliriz 🙂 Her zaman anın tadını çıkarmayı, ya da mutsuzsa oturup bunu kabullenmeyi biliyor. Kısacası, çok yönlü bir karakter olduğundan, beni heyecanlandırmaya yetti.
Neredeyse oynadığın dizilerin tamamında “aşk” var. Sen aşkı nasıl tanımlarsın? Aşk hayatının neresinde duruyor?
Aslında evet; bugüne kadar oynadığım dizilerde hep aşk vardı 🙂 Hayatın doğal akışında olduğu gibi. Dizilerin senaryolarına da bu yansıyor tabii. Aşk hayatımızın her yerinde var. İnsanlar kendilerinden parçalar bulabileceği hikayeleri izlemekten keyif alıyor; aşk da bu denklemin içinde bence.
İyi bir oyuncu olmanın kodları var mı? Rol modeli olarak aldığın veya birgün mutlaka birlikte bir projede rol almak istediğin oyuncular kimler?
İyi bir oyuncu olmanın kodları var mı bilmiyorum; varsa da bu kodlar sanırım herkes için farklıdır. Bildiğim bir şey varsa, iyi bir oyuncu olmak için çalışmak şart! Kendini yenilemek, algılarının açık olması ve tabii ki iyi bir dinleyici olmak. Halit Ergenç ile aynı projede yer almak isterdim.
Oyunculukta hayal ettiğin yer neresi? Bir gün mutlaka içinde yer almak istediğin tarzda bir proje var mı?
Oyunculuk mesleğinin daha çok başındayım. Alacağım çok yol, öğreneceğim çok şey var. Hayal ettiğim yer tabii ki bu meslekte gerçekten kabul görmüş oyuncular arasında olmak. Oyunculuk sürekli değişen, öğrenmenin sınırının olmadığı, uçsuz bucaksız bir deniz. Ondan dolayı ilk etaptaki hedefim, çok iyi oyuncular arasında yer almak. Sonrasında tabii ki uluslararası platform dizilerinde olmayı çok isterim. Bunun için de çok çalışıyorum.
Yılmaz Kunt hayatı nasıl yaşar; hayata bakış açısı nasıl?
Aslında hayatımın çoğu çalışmakla geçiyor diyebiliriz. Günlük rutin spor; sonrasında set ve ardından da aksiyon ve oyunculuk eğitimlerim… Biraz disiplini seviyorum. Programlı bir hayat beni mutlu ediyor. Disiplinsiz bir hayat ise bana biraz ters geliyor. Hayata mümkün olduğu kadar pozitif bakmaya çalışırım. O yüzden kendime “hep gülümse” derim 🙂
Biraz da bakım rutinlerinden bahsedelim istiyorum. Bakımlı görünmek için ne yapıyorsun?
Öyle sırf bakımlı olmak için yaptığım şeyler yok, ama günlük rutinde saçlarımın doğal ve canlı durması için kullandığım ürünler var. Genelde deniz tuzu özlü olan ürünleri kullanıyorum. Spor sonrasında ise deodorant ve parfüm vazgeçilmezlerim.
Nasıl kokular seviyorsun? Sürekli kullandığın bir parfüm var mı?
Biraz daha natürel kokuları severim daha fresh geldikleri için sanırım. Aslında farklı kokular denemeyi seviyorum ama her zamanki favorim: Dsquared Wood.
Modayı ne kadar izliyorsun?
Modayı çok takip ettiğimi söyleyemem. Alışverişe çıktığımda benim için önemli olan, beğendiğim şeyi kafamda canlandırıp, onu başka kıyafetlerimle nasıl kombinlerim diye düşünmek.
Hayattaki en büyük ilham kaynakların, seni motive eden şeyler neler?
Benim motive kaynağım, sanırım her şeye pozitif yaklaşmam. Sorunların üstesinden böyle geliyorum, çünkü insan her türlü zorluğa adapte olabilir; kendi isterse tabii. Canım sıkkınsa veya bir şeye üzgünsem koşmayı seviyorum. Sanırım kendimle baş başa kalabildiğim ve kendimi dinleyebildiğim için.
Bugünkü Yılmaz’a “Bundan 5 sene sonra geri dönüp hatırlamaktan mutlu olacağın bir not bırak” desem, bu duyguyu hangi cümlelere sığdırırdın?
Aslında 5 yıl önce, 5 yıl sonradan çok; bugün, yarın ve bir sonraki gün benim için geçerli olacak ve geriye baktığımda yine söyleyeceğim cümle şiu olurdu: “Çalış, çabala, boş durma ve daima önüne bak!”
Sosyal medya ile aran nasıl? Beğenerek takip ettiğin ve ya stalk’ladığın isimler var mı?
Sosyal medyayla aram çok yok ama işim gereği kullanmak durumundayım. Stalk’ladığım biri olmadı ama işimle ilgili olan haberlere merak edip bakarım mutlaka.
Stilini nasıl tanımlarsın? Kıyafet seçimi yaparken en çok neye dikkat edersin? Son zamanlarda seni en çok heyecanlandıran şey ne oldu?
Giyindiğim şeyi beğendiysem, kendime yakıştırdıysam; benim için moda veya stilin çok önemi kalmıyor. Beni en son heyecanlandıran şey sanırım Adidas, Yeezy olmuştur. Her şey ile giyebildiğim ve inanılmaz rahat olan bir ayakkabı olduğundan sanırım.
Şu sıralar severek dinlediğin bir şarkı var mı?
Drake’in “God’s Plan” şarkısı.
Şimdi sırada ne var?
Bunu söylemek için çok erken! Ben biraz daha akışına bırakıp anı yaşama taraftarıyım. Zaten hayatın için gereken şeyleri yapıyorsan, endişe edeceğin bir şey olmamalı. Hayat dediğimiz şey çok değişken; o yüzden sırada ne olduğunu yaşayarak görmeyi tercih ederim.