Emre Bey: Azimli, Üretken ve Dinamik
Son olarak “Sol Yanım” dizisinde karşımıza çıkan Emre Bey, karakter derinliği olarak çok fazla alanı olan Burak rolünü büyük bir keyifle canlandırdığını belirtiyor. Oyunculuk dünyasına lise yıllarında adım atan ve en büyük motivasyonunun çalışmak olduğunu dile getiren genç oyuncu ile set anılarını, kariyer yolculuğunu, ilham kaynaklarını, gündelik rutinlerini, aşkı ve yeni projelerini konuştuk.
Fotoğraflar Nadir Özkan Videografi Numan Alkan Moda Direktörü Çağla Küçükdereli Styling Seda Solmaz Styling Asistanı Eren Yüce Saç ve Makyaj Utku Ağagil / Funda Aslangören Prodüksiyon Mine Gündüz Peacock Beach’e katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Öncelikle biraz kendinden bahsedebilir misin; oyunculuk serüvenin nasıl başladı?
Oyunculuk serüvenime lise yıllarında başladım. Aslında “senin elin yüzün düzgün, ajansa kaydedelim seni” diye gelen bir teklifle başladı. Tabii sonradan anladık ki oyunculukta dış görünüş bir avantaj; ama aslında en önemsiz şeylerden biriymiş. 🙂 Birkaç görüşmeye gittim; pek bir şey olacağını da düşünmüyordum açıkçası. Bir gün okuldayken ajanstan aradılar. “Dersteyim, arayacağım” diye meşgule atıp mesaj attım 🙂 Tenefüste aradım ve önemli bir proje olduğunu, ertesi gün yönetmen görüşmesine gitmem gerektiğini söylediler. Bir de metin yolladılar. Okul kıyafetlerimle ilk görüşme gerçekleşti; yönetmenin yanından çıkınca okula geri döndüm. Aynı gün tekrar aradılar ve “o karakteri sen oynayacaksın” dediler. Oyunculuğa tam olarak başladığım gün o gündür. Hiç unutmayacağım bir anı oldu benim için. Tabii bu işin kolay kısmıymış; asıl macera sonrasında başlıyormuş 🙂
Nasıl bir ailede büyüdün? Ailenin oyunculuğa bakış açısı nasıl oldu?
Kalabalık bir ailenin içindeydim. Oturduğumuz apartman aile apartmanıydı; o nedenle ilk gençlik dönemimde çok fazla arkadaşa gerek duymazdım, çünkü kuzenlerimle beraber büyüdüm. Ailemin bu mesleği gerçekten yapmak istediğim konusunda beni çok ciddiye aldığını söyleyemem; daha farklı bir kariyer ve okul odaklı düşünüyorlardı. Okulumun aksamasından korkuyorlardı ki bu konuda haksız çıkmadılar. Okul bir noktada aksamak zorunda kaldı, ama şu an geldiğim noktadan mutlu olduklarını düşünüyorum.
Seni son olarak Şubat ayında final yapan “Sol Yanım” dizisinde Burak rolüyle izledik. Senin Burak ile ilişkin nasıldı; bu role hazırlanma sürecinden bahsedebilir misin?
Burak, oynarken en keyif aldığım karakterlerden biri olabilir. Karakter derinliği olarak çok fazla alanı vardı. Hem aşık, hem çapkın, hem duygusal, yer yer vicdansız, aslında kafası biraz karışık bir çocuktu. Burak ve onu çözümlemek, ona bir alt metin oluşturmak beni hem zorladı, hem de kendimi geliştirmeme yardımcı oldu. Reji ekibi de bu özellikleri kullanabilmem için bana en baştan itibaren sınırsız bir alan bıraktı diyebilirim. Sete çıkmadan bir ay öncesinde sürekli okuma provaları yapıp, senaryo ve karakterler üzerine konuşuyorduk; o yüzden sete çıktığımız ilk gün kafamız rahattı.
“Adı Efsane” ve “Elimi Bırakma” gibi ilgiyle izlenen dizilerde rol aldın. Unutamadığın set ortamı hangisiydi; eğlenceli bir set anını bizle paylaşabilir misin?
İkisinde de unutamadığım çok şey var ama, “Adı Efsane”de yaşadığım bir olayı hiç unutamam herhalde. İzninizle soruyu tam tersine çevirip korkulu bir anımı paylaşıyorum 🙂 İlk set günüm olduğu için heyecanımdan bahsetmeme gerek yok herhalde… Bir araba sahnemiz vardı. Sahne bitmek üzereyken kameramanımız hemen yanıma oturdu ve ona bakarak oynamam gerektiğini söyledi. Aynı anda arabayı da kullanıyordum ve kamera stresinden bunu unuttum; bir an sağ tarafıma biraz fazla bakmışım herhalde. Bir tırın kornasıyla bir anda önüme döndüm ve kafa kafayayız, çarpışacağız! Neyse ki gerçekten usta şoförmüş tırı süren abimiz de, karşılıklı manevrayla durumu kurtarabildik. Arabada ölüm sessizliği oldu o an ve bir iki saniye sonra telsizden ses gelmiş, “geri dönüyoruz” diye. “Gelmiş” diyorum çünkü ben pek hatırlamıyorum o andan sonrasını. Montajdan gelen görüntüyü izletmişlerdi. Sanırım en unutamadığım an bu 🙂
Bugüne dek canlandırdıkların arasında en sevdiğin ve kendine en yakın hissettiğin karakter hangisiydi? Neden?
Klişe olacak belki ama gerçekten hepsini çok sevip karakterlerimin içinde çok eğlendim. Hiçbirini de kendime yakın hissetmiyorum; benden çok uzak karakterler aslında ama beni en çok eğlendiren ve besleyen nokta da bu oldu sanırım. Kendi hayatımda yapmadıklarımı, karakterin içinde yapmak bana ayrı bir haz veriyordu. En mutlu eden nokta da karakterler benden bu kadar uzakken seyircinin onları benimseyip sevmiş olması. 🙂
Rol aldığın dizilerde deneyimli oyuncularla çalışmak sana neler kattı? Setteki iletişim seni en çok hangi anlamlarda değiştirdi?
Oyunculuk anlamında büyük katkıları oldu ama en büyük etkisi onların set tecrübelerinden faydalanmak oldu, diyebilirim. İlk başladığınızda set ortamını garipsiyorsunuz; bambaşka bir dünya, durmanız gereken, göreviniz olan ve olmayan noktalar var. Seti, karşındaki oyuncuya nasıl oyun vermen gerektiğini, reji ve yönetmenle nasıl iletişim kurulacağını usta oyunculardan gözlemleyip buna göre hareket etmeye başlamıştım. Sonrasında biraz tecrübelenerek kendi sisteminizi oturtuyosunuz.
Çalışmadığın zamanlarda nasıl bir hayatın var? Dinlenmek ve zihnini boşaltmak adına neler yapıyorsun; asla sıkılmadığın aktiviteler hangileri?
Evcil bir insanım, hatta fazla ev seviyorum. Çalışmadığım zamanlarda genelde evde vakit geçiriyorum; arkadaşlarımla play station oynuyoruz, bir şeyler izliyoruz… Onun dışında tek başımayken çok fazla kitap okuyorum, spor yapıyorum. Pandeminin başında da karantinaya böyle bir motivasyonla girdim aslında; “Ben nasıl olsa doldururum zamanımı,” diye, ama süre uzayınca hepsinden bir noktada sıkılmaya başladım. Sıkılmadığım tek aktivite spor yapmak oldu. Çocukluğumdan beri hayatımda olan spor, muhtemelen her zaman olmaya devam edecek.
Genç bir oyuncu olarak geldiğin noktayı nasıl değerlendiriyorsun? Kendini kariyer yolculuğunda daha da geliştirmek adına neler yapmayı hedefliyorsun?
Şu an kendimi değerlendirmeyi kendime pek uygun görmedim 🙂 Bundan yirmi sene sonra kariyer olarak şurada olacağım diye keskin hedeflerim yok, ancak kariyerimin bir noktasında yapmak istediğim şeyler var elbette. Mesela bir sanat filminde oynamayı, tiyatro yapmayı, sahnede seyirci karşısında canlı performans sergilemeyi çok isterim. Oyunculuk eğitimi alırken bir hocamızın söylediği söz vardı: “TV dizilerindeki başarılarınızı saymam. Bana tiyatroyla, sahneyle gelin; asıl er meydanı orası!” derdi. Tabii ki oyunculuğunuzu sergileyebildiğiniz her alan çok kıymetli, ancak sahnede olmayı düşünmek beni çok heyecanladırıyor. Umarım bir gün orada başarılı bir performans sergileyebilirim.
En büyük ilham kaynakların ve seni motive eden şeyler neler? Genel olarak nasıl bir hayat felsefen var?
Kesinlikle en büyük motivasyonum çalışmak; çalışmadığım zamanlarda enerjisi daha düşük birine dönüşüyorum. Üretiyor olmak beni mutlu ve motive ediyor. Üreten, çalışan, zorlanan, hayatla ve kendisiyle mücadele edip kendini geliştiren insan her zaman hayatı yaşayan ve başarmaya yaklaşan insandır benim için. Bu da şu anda tüm hayatıma yansıtmaya çalıştığım bir felsefe.
Hayat serüveninde ve seçimlerinde şansın önemi nedir? Senin en önemli şansların neler?
Şans hayatın her alanında çok önemli bir faktör ancak bizim mesleğimizde çok daha önemli bence. Bazen kimsenin ön göremediği, tahmin etmediği durumlar olabiliyor,. Aylarca yıllarca çalıştığınız projeler sevilmeyebiliyor veya ülkenin o dönemki koşullarından ötürü son anda iptal edilebiliyor. Elinden geldiğince en doğru seçimleri yaypıp, çalıştığın insanlara da güvenip, gerisini gerçekten şansa, kadere, hayata bırakmak gerekiyor. Sonrası ne getirirse artık kısmet demek kalıyor, hepimizin yaptığı gibi 🙂
Stilini nasıl tanımlarsın? Gardırobunda vazgeçemediğin parçalar var mı?Gayet sade bir tarzım var bence. Oversize sade t‑shirt’ler ve bir eşofman, günlük hayatımda benim için yeterli oluyor. Modadan çok rahatıma düşkünüm herhalde ama yine de renklerin uyumu ve dönemin hit parçalarını kendi tarzımda yakalamaya çalışırım. Spor ayakkabılarımdan vazgeçmem 🙂
Sence başarılı bir oyuncu olmanın sırları neler? Bu konuda örnek aldığın, birlikte aynı projede yer almak istediğin isimler var mı?
Bana göre başarılı olmanın sırrı, kendini başarılı görmemekten geliyor. Kendimi başarılı olarak tanımladığım anda doymuşluğa ulaşıp, gelişimimin ve motivasyonumun düşeceğine inanıyorum. Hayatta hiçbir zaman “ben oldum” diyemezsin; kimse de dememeli bence. Örnek aldığım net bir isim veremem ama Türkiye’den sorduğunu var sayarsak Haluk Bilginler’le bir gün aynı sahneyi paylaşsam ne güzel olur 🙂
Genç bir oyuncu olarak internet dizilerine bakış açını öğrenebilir miyiz? Bir internet dizisinde rol almak ister miydin? Var mı hayalini süsleyen bir senaryo?
Öncelikle çok yakında bir internet dizisinin çekimlerine başlayacağız; onu söyleyebilirim ve çok heyecanlıyım 🙂 Dijital mecralar tüm sektöre maddi manevi yeni bir kapı, görece de bir özgürlük alanı sağladı diyebiliriz. Bu sebeple hem sektör hem de kendi adıma yeni platformlar yaratılmasını oldukça sevindirici buluyorum ve hepsinin güzel projelerin hayata geçirilmesine vesile olduğunu düşünüyorum. Televizyonda yayınlanan dizilere göre bazı şeylerin daha net olması ve senaryonun tamamını okuma fırsatınızın olması, karakterinize daha iyi hazırlanmanızı sağlıyor. Hikayenin başını ve sonunu bilmek oyuncuyu da, ekibi de çok rahatlatan bir şey. Televizyonda senaryolar haftalık bölüm bölüm geliyor; bazen o karakter için kendi çizdiğinizden, düşündüğünüzden daha başka şeylerle karşılaşabiliyosunuz ama dijitalde önü belli, sonu belli; o yüzden daha rahat çalışma imkanımız oluyor.
Sosyal medya ile aran nasıl? Instagram’da severek takip ettiğin hesaplar hangileri?
Çok aktif olmayı becerebilen biri değilim sosyal medyada; yani ben aktif olduğumu düşünüyorum ama çevremdekiler benimle çok aynı fikirde değil 🙂 Instagram ve Twitter hesabım var zaten sadece; Twitter’dan gündemi, Instagram’dan da herkes gibi arkadaşlarımı takip ediyorum. Birkaç tane de takip ettiğim mizah, motivasyon ve spor sayfası var.
Aşk senin için ne ifade ediyor; aşık olunca nasıl bir adama dönüşüyorsun?
Aşk beklenmedik bir anda içine düşülen tatlı bir sürpriz gibi geliyor bana. Kadınlar aşkı daha planlı yaşıyor ama erkekler için, özellikle de benim yaşımda birisi için tamamen hayatın getirdiği bir hediye olarak görüyorum aşkı. Beklenmeyeni yapmaya hazır olmak demek aşk sanırım, ama ben aşık olunca ne kadar sınırlarımı zorluyorum bilmiyorum henüz 🙂 Sürprizlere açık ve aşkı geldiği gibi kabul edip, tadını çıkaran ve karşımdakine de bunu hissettirmekten çekinmeyen bir adam oluyorum galiba.
İlişkilerinde en önem verdiğin noktalar hangileri? Karşı cinste en çok nelere dikkat ediyorsun?
Her şeyden önce ilişkide güven çok önemli benim için. Karşımdaki kişinin de kendisine olan saygısına, özgüvenine bakarım. O noktadan sonra ilişki yaşayabileceğimi düşünüyorsam, görsel olarak da beğenmişimdir demek zaten 🙂
İzlemekten asla bıkmadığın filmler ve elinden düşüremediğin kitaplar var mı?
“Piyanist”, “Godfather” ve “Scarface” filmlerini asla izlemekten bıkmam, her açıldığında ilk defa izliyormuşum gibi kilitlenirim. Çok sevdiğim kitaplar var, “Uçurtma Avcısı” mesela, ama tekrar tekrar okumadım; okuduğumda o kadar etkilenmiştim ki hala özetini çıkartabilecek kadar aklımda.
Ekrana nasıl bir rolle dönmeyi planlıyorsun?
Dijital bir projeye hazırlandığımızdan zaten bahsetmiştim. Genel olarak konuşmak gerekirse de biraz zengin züppe rollerde göründüm; tam tersi, ters köşe karakterler canlandırmak istiyorum şu an. Umarım istediğim gibi olur…