Birand Tunca: Ters Köşeleri Seviyorum!
Oyunculuk dünyasında emin adımlarla ilerleyen Birand Tunca, kendini zorlayan, ters köşe karakterleri canlandırmaktan keyif aldığını dile getiriyor. Netflix için hazırlanan “Biz Kimden Kaçıyorduk Anne” dizisinde rol alacağı açıklanan genç oyuncuyla kariyer yolculuğunu, hayat felsefesini, ilham kaynaklarını ve stilini konuştuk.
Röportaj Yasin Buğra Levent Fotoğraflar Serhat Hayri Videografi Selim Durak Moda Direktörü Çağla Küçükdereli Styling Boreal Brandlifting Saç Atakan Gelişli Makyaj Meltem Zambak Kurumsal İletişim Mine Gündüz Prodüksiyon Nutek Studio Mekan Swiss Otel The Bosphorus
Dockers’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Öncelikle eğitim geçmişinden bahsedebilir misin? Oyunculuk dünyasına adım atmaya nasıl karar verdin?
Konservatuar mezunuyum, tiyatro bölümü… Birden fazla kişi olabilme; farklı karakterlere bürünebilme firi cezbetti beni.
Hayatının nasıl bir dönemindesin? Genç bir oyuncu olarak geldiğin noktayı nasıl değerlendiriyorsun?
Sonsuz bir binanın ara katında gibi hissediyorum. Çok çalıştım ama daha çok yolum var. Emin adımlarla da basamakları çıkmaya devam ediyorum. Her zaman şunu benimsiyorum; dönemlik şişirilmiş, istikrarı olmayan bir kariyer yerine, 45 yaşımda da aynı standartları koruduğum bu mesleğe devam etme donanımında olmak istiyorum, o yüzden çok okuyor çok çalışıyorum.
Ünlü olmak senin için ne ifade ediyor? Tanınır biri olmak hayatında neleri değiştirdi?
Samimiyet hissettiriyor. Birileri seni evine alıyor, o ufacık ekranda seninle tanışıyor. Bu çok özel. Artık bir aynasın onlar için. Daha az özel alanım var belki ama daha fazla evimdeymişim hissi… Hep şunu benimsedim: Asıl mesele büyürken küçülebilmek. Şükür ki bunun ayarını tutturanlardanım.
Bugüne dek rol aldığın dizilerde, kendine en yakın ve en uzak hissettiğin karakterler hangileriydi? Neden?
“Erkenci Kuş”taki Emre karakterim daha bir yakın bana. O da istedikleri için çok uğraşan biriydi. Sanırım “Diriliş Ertuğrul”daki karakterim en uzak olan…
Bir rolü kabul etmeden önce nelere dikkat ediyorsun? Olmazsa olmaz dediğin noktalar var mı?
Karakterin dönüşümleri benim için çok önemli… Beni ne kadar zorlarsa, o kadar çok seviyorum o karakteri, o kadar da çok yakın hissediyorum. Ters köşeleri çok seviyorum. Tabii bu alan yavaş yavaş değişiyor ekranda; sanırım sadece yakışıklı zengin oğlanı oynar algısı var, hele sarışın bir aktörsen. Bunların değişmesi gerek. Ben okulda 3. Richard’ı, kambur ve engeli olan bir bireyi de oynamıştım. Dünyada bu sistem değişiyor. Umarım Türkiye’deki değişimler de umut verici olur.
Yakışıklılığın oyunculuktaki önemine inanıyor musun?
Tabii ki inanıyorum. Tipiniz cast’ı oluşturur; çirkin bir Romeo, ancak reji yorumuyla çirkin seçilir. Ama içi boş bir Romeo istediği kadar yakışıklı olsun, yine de bir anlam ifade etmez. O yüzden yakışıklılık sadece bir faktördür: önemi de sadece cast sisteminde geçerlidir.
“Diriliş Ertuğrul”, “Erkenci Kuş ve “Aşk Laftan Anlamaz” gibi iddialı dizilerde rol aldın. Unutamadığın set ortamı hangisiydi; eğlenceli bir set anını bizle paylaşabilir misin?
“Erkenci Kuş”u çekerken çok eğlenmiştim; en son çektiğimiz Oluverdiniz Gari de öyle. En unutamadığım an da, okuldan mezun olduktan sonra ilk işim olan “Diriliş Ertuğrul”un provalarından. Sağolsun, Altan Abi benimle çok özel ilgilenmişti. Bir gün prova yaparken, prova yaptığımız kılıç karnına geldi. Minik bir izim var kendisinde 🙂
İzleyiciler tarafından oldukça sevilen “Oluversin Gari” serisiyle film dünyasına da adım attın. Senin için nasıl bir deneyimdi? Güney karakterine hazırlanırken nasıl bir süreç izledin?
“Oluversin Gari” bir seri film çalısmasıydı; o yüzden filmden çok dizi mantığına daha yakındı. Güney için çok okudum, çok gözlem yaptım. Yönetmenimiz ve hocalarımızdan da çok destek gördük. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım; umarım izleyiciler de aynı fikirdedir.
Netflix için hazırlanan “Biz Kimden Kaçıyorduk Anne” dizisinde rol alacağın açıklandı. Bu dizide bizi neler bekliyor, canlandırdığın karakterden biraz bahsedebilir misin?
Şu ana kadar oynadığım tüm rollerin dışında, ters köşe bir rolle geliyorum. Bu alanın açılması heyecan verici…
Birand’ın bir günü nasıl geçiyor? Set olmadığı günlerde dinlenmek ve reset’lenmek adına neler yapıyorsun? Asla sıkılmadığın aktiviteler hangileri?
Daha içime dönüyorum. Sakin bir günü tercih ediyorum; annemle veya kendimle ilgilenmeyi tercih ediyorum. Konsol oyunları, kitap ve yürüyüş ‚vazgeçilmezlerim sanırım.
Şans hayatının neresinde? Şans kelimesinin tılsımına inanır mısın?
Şansa inanırım ama Tykhe’nin peşinde değilim. Hayatımın merkezinde değil, ama bazı zamanlarda da çok yardımını gördüm. Hem iyi, hem kötü anlamda… Genelde kelimelerin tılsımına inanırım. Kelimelerine dikkat, et kaderin olur!
Nasıl bir ailede büyüdün? Ailenin oyunculuğa bakış açısı nasıl oldu?
Ailemin tek çocuğuyum. Hayata biraz daha erken keşfedenlerdenim diyebilirim, annem tam ergenlik döneminde hasta oldu. Ve çok normal bir standartta gençliğim olmadı aslında. Hep bir mücadele. Ama dönüp baktığım da iyi ki diyorum; iyi ki hayatımda kararlarımın arkasında duran, beni hep destekleyen ailem oldu.
Oyunculuğa başladığında sette seni çok zorlayan anlar oldu mu? Bu anların üstesinden gelmek adına neler yaptın?
Tabii ki okuldan çıkıp bir anda kendini kameraların olduğu, anda olmanın zorlaştığı inorganik bir yerde samimiyetle işini yapmaya çalışmak, yani tam o ‘an’ da olmak antrenman isteyen bir şey. Okuldayken bir parçayı tek seferde oynayıp bitiriyordum. Burada sahnenin genelinde’ yakının da aynı hissiyatla aynı performansla oynamak zamanla oturan bir şey…Genelde bir oyuncunun ana yaklaşmak ve izole olmak için kendine alan yaratması gerekli. En azından ben böyle yapıyorum. Sahnelerin müziğini bulurum, kafamda resimlerim. Sahnede karaktere ait özgü onu besleyecek şeyler bulurum. Anahtarım bazen onlar.
Sosyal medya ile aran nasıl, bir oyuncu olarak sosyal medyayı kullanmak sence avantajlı bir durum mu?
Şu an sosyal medya tabii ki iş için seni sevenlerle buluşmak için, bir fırsat. Ancak buna kapılmamak gerekiyor en büyük tehlike bu. Aldığın like sayın, senin mutluluğundan eksiltiyorsa ya da coşturup beslendiğin tek yer o oluyorsa, orda durmak gerekli sanırım. Yani dikkatli kullanmakta fayda var…
Set yoğunluğunda nasıl bir beslenme ve egzersiz rutinin var? Gün boyu sağlıklı ve dinç kalmak adına neler yapıyorsun?
Evet şu an setteyim. 🙂 Ve gerçekten yememe formuma dikkat ettiğim bir dönemdeyim. İyi bir disiplinim var. Şu ana kadar genelde yeşil ve protein ağırlıklı beslenip temiz karbonhidrat alıyorum. Yediklerimizin ve nasıl göründüğümüzün önemli olduğunu düşünüyorum. Bir düşünce gibi, ne düşünürsen o açığa çıkıyor ya, beslenmeye de aynı şekilde bakıyorum.
Gündelik tarzını nasıl tanımlarsın? Gardırobunda vazgeçemediğin parçalar var mı? Alışverişle aran nasıl?
Genelde basic şeyler tercihim, marka marka bağıran şeyler değil… Modaya inanmam. Ne giyileceğini belirleyici sisteme inanmam; modum neyse ona göreyimdir.
En büyük ilham kaynakların, seni motive eden ve heyecanlandıran şeyler neler? Genel olarak nasıl bir hayat felsefen var?
Ben her şeyin en basitinden, samimi olanından yanayım. Mesela futbol çok basit bir oyundur, herkes basit oyna der. Hayatı da öyle oynamak gerekiyor. Her canlıyı sevmek ve kimliksiz yaşamak en büyük motivasyonum. Kişilerin ünvanlarına göre ayrıldığı dünya bana göre değil. Sadece yakışıklı oyuncu diye anılmaktansa, oyuncu+ yakışıklı diye anılmak mesleki tutumum.
Aşk senin için ne ifade ediyor? Aşık olunca nasıl bir adama dönüşüyorsun?
Nasıl bir adama dönüştüğüm, şu an hayatımda olan kız arkadaşıma sorulmalı.
İlişkilerinde en önem verdiğin noktalar hangileri? Karşı cinste en çok nelere dikkat ediyorsun?
Sadece samimiyet ve zeka, benim için çekici olan bunlar.
Birinin hayat hikayesini oynama fırsatın olsaydı bu kim olurdu? Asla canlandıramayacağını düşündüğün bir karakter var mı?
Bir biyografi fikri, başlı başına heyecanlandırıyor. James Dean’in hayatını oynamak beni çok heyecanlandırırdı. Yapamam dediğim yok sanırım ama, her biri zor olacaktır eminim…
Son dönemlerde kurduğun hayaller genellikle ne ile ilgili?
Huzur ve mutluluk.