Selim Mouzannar: Taşların büyüsü


Osmanlı mücevher geleneği, Beyrut’un Art Deco mimarisi ve Akdeniz’in doyumsuz maviliği bir kaba konup mayalanırsa ne olur? Merak edenler, sorunun cevabına dair ipuçlarını Selim Mouzannar’ın mücevher tasarımlarının incelikli çizgilerinde bulabilir.
Taşların büyüsüne kapılmış tasarımcı ile ilham kaynakları üzerine keyifli sohbetimiz, ilerleyen satırlarda.
Ailenizden devraldığınız en önemli miras?
Geleneğin kuşaktan kuşağa aktarıldığı mücevher yapımcısı bir aileden geliyorum. Önceleri bu mesleki birikime karşı direndim ama bir süre sonra ondan kaçamadım ve sonunda kendi yolumu buldum. Geleneksel Beyrut evleri her zaman beni büyülemiştir ve mimari de mirasımın bir parçası. Ailemden kalan eski bir evde yaşıyorum. Geleneksel Beyrut evi stiline saygıda kusur etmeden modern konforlarla donatarak yenilediğim bir mekan. Geleneğe bağlılık benim için zarafeti olduğun kadar, insanın gücünü de simgeliyor. Hepimiz tarihimizi içimizde taşıyoruz aslında.
“Falamanki” taş kesim tekniğinin ustasısınız. Değerli taşlar dünyasında bu kesimin yeri nedir?
Falamanki veya diğer adıya gül kesim pırlantalar, klasik Osmanlı mücevher geleneğine ait. Taş, modern kesimlere kıyasla daha az yüzey verilerek tıraşlanıyor, böylece ışığı çok daha yumuşak şekilde yansıtan, daha az agresif, daha şiirsel ve kadın güzelliği ile yarışmayan mücevherler çıkıyor ortaya. 8/8 yüzeyli basit kesimlerle beraber falamanki, Selim Mouzannar mücevherlerine vintage hava veren şeyin ta kendisi.
Mücevherleriniz bazen “eski moda” olarak nitelendiriliyor. Eski moda şeyleri sever misiniz?
Geleneğimi ve onu modernite ile harmanlamayı seviyorum. Yaşadığım eski Beyrut evi, ruhumun demir attığı asıl yer. Tabii bu arada dünyanın dört bir yanını dolaşıp insanlarla iletişim kurmak da hayatımın önemli bir parçası. Geçmişle gelecek arasındaki bağ, sürekli hareket halinde.
Sizin için “değerli” kavramı ne ifade ediyor?
Değer, benim için taşların büyülü dünyası ile bütünleşmiş bir kavram. Taşlara ve doğaya aşık olup, Paris’te jemoloji (süs taşı bilimi) okudum. O zamandan beri, değerli taşların harika dünyası bana ilham veriyor. Atalarımın ustalık geleneğini modern tekniklerle birleştirince ortaya ilginç kombinasyonlar çıkıyor. Örneğin abanoz ağacının, elmasla birlikte kullanıldığında altın kadar değerli olabildiğini, geleneksel mine tekniğini tasarımlarıma uyguladığımda ise elması müthiş bir şekilde öne çıkardığını gördüm.
Sizin için en güzel taşlar hangileri? Farklı taşların farklı karakterleri var mı?
Her tür taşı seviyorum, onların içinde yaşayan dünya beni büyülüyor. Taşlara bakarak bazen saatler geçirebiliyorum. Mavinin tonlarındaki taşlar, bana en sevdiğim yer olan Akdeniz’i hatırlatıyor. Pek taş şeçmesem de şu sıralar daha çok safirler, tanzanitler, aquamarinler ve turkuazlar ilgimi çekiyor.
Kahverengi elmasa karşı da zaafınız var gibi. Çoğu tasarımınızda “en iyi yardımcı oyuncu” olarak bu taşa rol verdiğinizi fark ettim…
Doğal tonlarda olduğu zaman kahverengi, gri ve siyah elmaslar harikadır. Onların ilk anda göze çarpmayan incelikli duruşu bana hitap ediyor ve mücevher sanatında bazen sıkıcı olabilecek geleneksel kalıpları kırmamı sağlıyor.
Hydra koleksiyonunuz belki de en sade olanı. Bu adanın ve ilham verdiği koleksiyonun sizin için anlamı nedir?
Yerinizde olsam Mediteraneo kolyesini seçerdim. Safir, aquamarin ve turkuazdan oluşan bir tasarım. Yaparken Hydra adasındaki Akdeniz’in sonsuz mavi tonlarından esinlendim. Bu ada benim küçük cennetim. Gerçekten çok seviyorum; dinlenmek ve tazelenmek için de sıkça gidiyorum.

“Amal” adlı kolye
Las Vegas’taki Couture Show, birçoklarına göre mücevher dünyasının Oscar’ı. “Amal” adlı kolyeniz Couture Design 2016’da büyük ödül aldığında nasıl hissettiniz?
Prestijli bir uluslararası organizasyon işimi takdir ettiği için inanılmaz derecede mutlu oldum. Benim için yoğun ve harika bir andı. Kolyeye Arapça’da “Umut” anlamına gelen “Amal” adını verdim. Kolombiya’nın Muzo kasabasından çıkarılmış değişik boylarda ve tonlarda zümrütlerden bir araya getirdiğim bu kolye, insanlığın birleşip barıştığı ve doğanın yeniden hükmünü sürmeye başladığı ideal dünyaya adanmış bir umut mesajıydı.
Bazı önemli tasarımlarınız ünlü aktristler tarafından da taşındı. Siz mi onları buldunuz, onlar mı sizi?
Her ikisi de. Hayat, insanlar arasında kurulan bağlardan ibaret. Kadınları seviyorum. Olağan üstü bir kadın tasarımlarımı giydiğinde bu benim için büyük iltifat. Bir mücevherin hayat bulması üç katılımcı gerektirir: Parçayı yaratan tasarımcı, mücevheri taşıyan kadın ve onun üzerinde mücevheri görüp etkilenen kişi. Tasarımın mesajının yerine ulaştığına emin olmak için en az üç kişi gerek.
“Beyrut’un Anahtarı” adlı bir tılsım kolye seriniz var. Bu koleksiyonun sizin için anlamı nedir?
Beyrut günümüzde hâlâ “bab” (kapı) kelimesiyle başlayan mahalle isimlerine sahip. Bir zamanlar dört bir yanı surlarla çevrili şehre, nöbetçiler tarafından korunan kapılardan girilirmiş. Yalnızca çok özel kişilere, onurlandırmak için şehrin anahtarları armağan edilirmiş. Bugün surlar artık yok, fakat Beyrut sadece onun neşesini, enerjisini, mutluluk, aşk ve barış mesajını paylaşmak isteyenlere kendini teslim etmeye devam ediyor. Beyrut’u Anahtarı’nın değerli rozeti tüm bu değerlere kapı açıyor.
Okuyucularımıza siz de birkaç Beyrut “anahtarı” verir misiniz? Şehrin tadını çıkarmak, rahatlamak, sosyalleşmek için gittiğiniz mekânlar nereler?
Sevdiğim çok yer var: Koşuya çıkmak için favorim, “Korniş” adı verilen sahil boyu güzergahı. Akşam yemeği ve içkisi için Chez Fadel, the Burgundy, the Casablanca, Em-Sherif Café ve Albergo Hotel’i tercih ederim. Gece dışarı çıkmak için harika manzaraya sahip Farouk Bar doğru adres. Tabii ki gizli bahçem, huzur dolu sığınağım, kendi evim.
Mimar ve tasarımcı Tayfun Mumcu ile işbirliğiniz nasıl gerçekleşti?
Tayfun’u, tasarımlarımın da satıldığı Midnight Express dolayısıyla tanıdım, yeteneğini sevdim ve beraber bir koleksiyon tasarlayıp ürettik.
Bugünlerde hangi müzikleri dinliyorsunuz?
Genelde çok çeşitli tür dinlerim ama şu sıralar beni mutlu eden parçalar: Al Green’den “Let’s Stay Together”, Issa’dan “Famous”, Lana Del Rey’den “Summer Bummer”.
Sırada ne var?
Uzaya seyahat!
www.selimmouzannar.com

Selim Mouzannar