Burak Tozkoparan: Müzikten Besleniyor
Onu ekranlarda görmeye başladığımızdan beri oyunculuğuyla olduğu kadar neşeli ve pozitif tavrıyla da sevenlerinin gönlünde taht kuran Burak Tozkoparan’la oyunculuk serüvenini ve müziğe olan tutkusunu konuştuk. Öyle ki Burak çok yakında yeni bir albümle sevenlerine sürpriz yapabilir.
Röportaj Gülay Özdemir Fotoğraflar Serhat Hayri Videografi Onur Şahinoğlu Moda Direktörü Çağla Küçükdereli Styling Seda Solmaz Saç Murat Taşkın / Kemal Çakır Makyaj Berna Türkyılmaz / Kemal Çakır Prodüksiyon Mine Gündüz Fotoğraf Asistanı Uğur Sarıduran Styling Asistanı Özge Dönmüş
Seni biraz tanıyabilir miyiz? Oyunculuk kariyerin nasıl başladı?
Aslen Rizeliyim, 1992 İstanbul doğumluyum. Lise yıllarında müzisyenlik yapıyordum ve o zamanlar lise müzisyenleri olarak bizim için en önemli şey yarışmalardı. Bu yarışmalar da bütün yıl için programlamamızı ve planımızı oluşturuyordu. 2011’de katılığım bir yarışmada hem grupla beraber ödüller kazandık hem de bireysel olarak enstrüman birinciliği kazandım. Ve o yıl sponsor olan okul bana 7 yıllık bir burs sağladı. Konservatuar okumayı düşünüyordum ancak okulda bu bölüm olmadığı için ben de sinema ve televizyon okumaya karar verdim. Bu süreçte oradaki arkadaşlarımın ve hocalarımın beni desteklemesiyle şansımı denemek istedim. “Paramparça” gibi bir diziyle de bu sektöre girince biraz yolum açıldı diyebilirim. Oyunculuk kariyerim aslında müzik sayesinde başladı.
Paramparça, Kırgın Çiçekler, Gençliğim Eyvah gibi ses getiren dizilerde rol aldın ve şimdilerde Menajerimi Ara dizisinde herkesi kendine enerjinle hayran bırakıyorsun. Oynadığın karakterle benzer yanların var mı?
Evet çok şanslıydım. Çok güzel, çok önemli dizilerde, çok güzel kadrolarla oyunculuk yapma fırsatı yakaladım. Belki de oyunculuğumun bu denli beğenilmesi ve sevilmesi oradaki ablalarım ve abilerimden, kardeşlerimden tecrübe kazanmam ve bir şeyler öğrenmemden kaynaklı olabilir. Tabii ki oynadığım karakterlerimde iyi ya da kötü yanlarımı kullandığım zamanlar var ama hep bambaşka insanları oynadım. Bunun belli noktalarda çok ayrıştığını, belli noktalarda büyük benzerlik gösterdiğini söyleyebilirim. Sonuçta bütün canlandırdığım karakterler (Paramparça’da Ozan, Kırgın Çiçekler’deki Ali, Gençliğim Eyvah’taki Zola, Menajerimi Ara’daki Emir), benim yarattığım ve canlandırdığım karakterler. O yüzden de tabii ki bana benziyor ama hiç uyuşmadığımız özellikleri, hiç uygulamayacağım noktaları ve Burak’tan çok ayrışan yanları var.
Oyunculuk kararında ailenin desteği var mı?
Sadece oyunculukta değil, hayatımın her alanında ailemin desteği var. Ben neyi uygun görürsem, nasıl mutlu olduğumu düşünürsem ailem, annem, babam, abim buna asla bir şey söylemez. Sadece destek verirler, yanımda olurlar ve bana güvenirler.
Burak Tozkoparan hayatı nasıl yaşar; hayata bakış açısı nasıl?
Ben hayatı keyifli yaşamaya, mutlu olmaya çalışıyorum. Çevreme, kendime faydalı olmaya, ailemi gururlandırmaya, arkadaşlarımla vakit geçirmeye önem veriyorum. Hayata bakış açım genelde olanla yetinmeyi bilmek üzerine. Genel olarak çabam da başarılı olmak, mutlu olmak, iyi şeyler üretmek, keyifli hissettirecek noktalarda üretim yapmak diyebilirim. Çok bir beklentim yok hayattan; şu an yaşadığım hayatı çok seviyorum. Bunu daha iyi noktaya getirebilmek ve daha mutlu olabilmek için de elimden geleni yapıyorum.
“Hayata bakış açım genelde olanla yetinmeyi bilmek üzerine. Genel olarak çabam da başarılı olmak, mutlu olmak, iyi şeyler üretmek, keyifli hissettirecek noktalarda üretim yapmak diyebilirim. Çok bir beklentim yok hayattan; şu an yaşadığım hayatı çok seviyorum.”
Bugüne kadar çalıştığın, seti en eğlenceli proje hangisiydi?
Hepsi çok eğlenceliyle ama “Paramparça” ilk oluşu nedeniyle ayrıydı, tam bir aile gibiydik. “Gençliğim Eyvah” setinde güldüğüm kadar hiç gülmemiştim. Bu soruya hep Paramparça diyip kapatıyordum ama Gençliğim Eyvah seti de o arayı çok kapattı. Zaten komedi dizisiydi ve çok komik insanlar olduğu için çok eğleniyorduk.
İyi bir oyuncu olmanın kodları var mı? Rol modeli olarak aldığın oyuncular kimler?
İyi bir oyuncu olmanın kodları bence var. Disiplinli olmak, etrafını ve kendini önemsemek, bulunduğun işi sahiplenmek, motivasyonunu yüksek tutmak, elinden gelenin en iyisini yapmak ve anda kalmak
diye düşünüyorum. O anı yaşayıp içinden geldiği gibi hareket etmek. Ben ne zaman bunu yaptıysam iyi sonuç aldım. Herkesin kendi taktiği ve kodu var bence. O yüzden bu biraz kişisel bir cevap. Rol modeli olarak nokta atışı tek bir isim söylemek çok doğru gelmiyor bana. Çünkü her şeyden, herkesten beslendiğimi söyleyebilirim. O noktada da bir kişi söylemek zor geliyor.
“Sadece oyunculukta değil, hayatımın her alanında ailemin desteği var. Ben neyi uygun görürsem, nasıl mutlu olduğumu düşünürsem ailem, annem, babam, abim buna asla bir şey söylemez. Sadece destek verirler, yanımda olurlar ve bana güvenirler.”
Hesapta Aşk, Sesinde Aşk Var ve Mesti Aşk adlı filmlerde rol aldın. Sinema mı, dizi dünyası mı daha çok çekiyor seni?
Şu ana kadar hem dizi hem film projelerimde mutsuz olduğum bir iş olmadı. Oynamak için oynadığım bir iş olmadı açıkçası. Sinema ya da dizi diye ayırmak bana zor geliyor ama şöyle bir ayrım yapabilirim: Dizi bana gazete gibi geliyor, güncel ve herkesin daha kolay erişebildiği. Sinema ise kitap gibi geliyor; ilgilenenin ayrı olduğu yıllar sonra bile hatırlanacak işler. Ben ikisini de çok seviyorum. Benim için önemli olan proje. Proje bazlı düşünüyorum. Bir kısa film de olabilir, kısa bölümlerden oluşan bir dizi de olabilir, birçok şey olabilir.
Oyunculukta hayal ettiğin yer neresi? Şu anda hayal ettiğin yerde misin?
Aslında ben ne oyunculukta ne de müzik tarafında bu hayalin bitmesi taraftarı değilim. Her zaman bir hayal, her zaman bir hedef olmalı insanın hayatında. Şu an hayal ettiğim yerde değilim çünkü iki yıl önce burada olmayı, hatta on yıl önce böyle bir hayatı yaşayacağımı dahi hayal etmiyordum, bilmiyordum. Ben daha kısa süreli ve ulaşılabilir hedefler koymaktan ve bunun sonuna kadar gitmekten yanayım. Evet hayalim burada ya da şurada olmak gibi bir şey diyemem ama iyi projelerde oynamak, güzel bir müzik grubu kurup konserler vermek, bizi dinleyen bir kitlenin oluşması, ödül alam filmlerde oynamak gibi hedeflerim tabii ki de var.
İçinde yer almayı çok istediğin bir proje ya da birlikte rol almak istediğin bir isim var mı?
Bunu hep söylüyorum: Çok iyi bir müzik filminde ve savaş filminde oynamayı istiyorum. Engin Günaydın’la oynamayı çok istiyorum mesela; güzel bir deneyim olabilir benim için.
“İyi bir oyuncu olmanın kodları bence var. Disiplinli olmak, etrafını ve kendini önemsemek, bulunduğun işi sahiplenmek, motivasyonunu yüksek tutmak, elinden gelenin en iyisini yapmak ve anda kalmak diye düşünüyorum.”
Sosyal medya ile aran nasıl? Beğenerek takip ettiğin veya stalk’ladığın isimler var mı? 🙂 Sosyal medyayı elimden geldiğince kullanmaya çalışıyorum. O dönemle alakalı, elimde paylaşacak ve insanların görmesini istediğim bir sahnem, performansım ya da başka birinin performansı varsa elimden geldiğince paylaşmaya ve onlarla birlikte olmaya çalışıyorum. Beğenerek takip ettiğim çok isim var; stalk’ladığım da çok isim var. Müzik gruplarında yer alan kişiler, Türkiye’de sevdiğim oyuncuları mutlaka stalk ediyorum ama net olarak bir kişi söyleyemedim şu an.
Stilini nasıl tanımlarsın? Kıyafet seçimi yaparken en çok neye dikkat edersin?
Ben sadelikten yanayım. Zaten beni tanıyan herkes bunu bilir. Stilimi sade olarak tanımlayabilirim, çok fazla renk sevmem. Takılar hoşuma gider, pantolona zincir takmak, yüzükler, bileklikler, saat, kolye bunları severim.
Neredeyse oynadığın sinema filmlerinin tamamında “aşk” var. Sen aşkı nasıl tanımlarsın?
Evet bu da benim makus kaderim mi denir acaba 🙂 Ben herkese göre farklı olduğunu düşünüyorum aşkın. Aşkın değer vermek, önemsemek, güvenmek, iyi vakit geçirmek, birlikte bir şeyler paylaşmak olduğunu düşünenlerdenim.
Hayattaki en büyük ilham kaynakların, seni motive eden şeyler neler?
Sevdiğim, takip ettiğim insanların yaptığı şeylere bir adım daha yaklaşabilmek. Onları taklit etmekten ziyade onlardan ilham almak, onların motivasyon kaynağını bulmak… İyi projelerde yer alıp iyi performans sergilemek… Arkadaşlarımla bir şeyler başarmak… Ürettiğim şeyleri dinledikten sonra ya da oynadığım sahneyi izledikten sonra iyi bir şey çıktığı zaman motive oluyorum. Aslında hep motivasyonumu yüksek tutmaya çalışıyorum, yaptığım işlerde daha başarılı olabilmek için. Günlük yaşantımda da yürüyüş yapmak beni çok iyi hissettiriyor. Spor yapmak, kendime dikkat etmek, arkadaşlarımla vakit geçirip bir şeyler üretmek… Müzik beni çok iyi besliyor. Ayrıca köpeğim Crash, en büyük ilham kaynağım. Çünkü büyük bir sorumluluk benim için ve ben bu sorumluluğu çok seviyorum. Benim düştüğüm noktalarda motivasyonumun düşmemesini ve ayakta kalmamı sağlayan en önemli şeylerden birisi.
“Beğenerek takip ettiğim çok isim var; stalk’ladığım da çok isim var. Müzik gruplarında yer alan kişiler, Türkiye’de sevdiğim oyuncuları mutlaka stalk ediyorum ama net olarak bir kişi söyleyemedim şu an.”
Son zamanlarda seni en çok heyecanlandıran şey ne oldu?
Dört şarkılık bir EP çıkartıyoruz çok sevdiğim üç arkadaşımla beraber. Mert Karahan, Burhan Azemi ve Fırat Doğan ile birlikte kurduğumuz bir grubumuz var. Çalışmalarımız yaklaşık bir yıldır sürüyor ve neredeyse sona geldik. Gerçekten içimize sinen ve istediğimiz bir iş oldu. Bu beni ve grup arkadaşlarımı çok heyecanlandırıyor. Ama tabii ki müzik ve oyunculuk eş zamanlı olarak devam edecek.
Şimdi sırada ne var?
Bu röportaj yayınlandığında ben muhtemelen “Menajerimi Ara” dizisinden ayrılmış olacağım. Çok keyifli anlar geçirdiğim için oradaki arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum. Şimdi sırada ilk önce bir albüm çıkartma olayımız var. Ondan sonra da inşallah güzel dizi projeleriyle, dijital projelerle, belki sinema filmleriyle kaldığımız yerden devam edeceğiz.