Otelciliği Sanata Dönüştüren Vizyoner!
Otelciliğe bir filmde gördüğü kırmızı halılara duyduğu hayranlıkla başladı, bugün ise Lov Faralya’yı doğayla, sanatla ve sürdürülebilirlikle harmanlayan bir yaşam deneyimi olarak yeniden tanımlıyor. “Bu otel başka bir dünya!” diyen misafirlerin yüzlerindeki mutluluk, onu her gün daha da ileriye taşıyan en büyük motivasyon kaynağı. Cav’ın vizyonu, sektördeki ezberleri bozacak kadar cesur ve ilham verici!
Sizi biraz tanıyabilir miyiz, kariyer yolculuğunuz nasıl başladı? Turizm ve otelcilik sektörüne olan ilginiz ne zaman ve nasıl şekillendi?
Kariyerim aslında oldukça sıra dışı bir ilhamla başladı. 16 yaşındayken, televizyonda izlediğim bir filmde, karakterlerin konakladığı muhteşem bir otel beni derinden etkiledi. 80’lerde çocuk olan biri olarak, her yerin kırmızı halıyla kaplı olduğunu görünce, “Eğer her gün bu halılar üzerinde yürüyebileceğim bir iş varsa, o iş tam da bana göre olmalı!” diye düşündüm. O anki hayalim, aslında halının üzerinde durmaktan ibaretti :), ama hayat beni otelcilik sektörünün daha derinliklerine sürükledi! Tabii zamanla, otelcilik sadece halılardan ibaret olmadığını da fark ettim. Bu ilgi zamanla tutkuya dönüştü; özellikle kumaşların dokusu, otel odalarındaki, lobilerdeki temiz ve ferah kokular, yiyeceklerin ve içeceklerin zarif sunumu beni her zaman büyüledi. Bu unsurlar, mesleğe olan sevgimi derinleştirerek kariyerimin rotasını belirledi. Fakat her zaman söylerim benim işim yok hobim var!
Lov Faralya gibi bir projeyi yönetmek nasıl bir sorumluluk?
Bu sorumlulukla başa çıkarken en çok nelere dikkat ediyorsunuz? Lov Faralya’yı yönetmek, bir orkestrayı yönetmek gibi; her bir nota mükemmel olmalı ki ortaya büyüleyici bir melodi çıksın. Bu sorumluluk altında, en çok misafirlerimizin ruhuna dokunan bir deneyim sunmaya özen gösteriyorum. Gözümden kaçmayan en önemli detaylar ise, doğaya saygı ve klasik bir konaklama anlayışının dışında misafirlere bir deneyim ve buradan ayrılırken yaşama dair bir ilham sunabilmek.
Gelecekteki kariyer hedefleriniz neler? Lov Faralya’yı veya başka projeleri nasıl daha ileriye taşımayı planlıyorsunuz?
Kariyer hedeflerim arasında, Lov Faralya’yı sadece bir otel değil, bir ‘yaşam laboratuvarı’ haline getirmek var. Burada sürdürülebilirlik, sanat ve teknolojiyi harmanlayarak, misafirlerimize geleceğin yaşamını deneyimletebileceğimiz projeler geliştirmek istiyorum. Hedefim, sektörde birlikte çalıştığım meslektaşlarımın iyi ki bir dönem beraber çalıştık dediği ve hak edenlerin çok iyi yerlerde olmasını görmek. Tabi gözbebeğimiz olan Lov Faralya’yı adının, dünya çapında yenilikçi otelcilik anlayışıyla anılması.
Sizi en çok motive eden şey nedir?
Beni bu hayatta başladığım işi başarmak kadar motive eden bir şey yok. Konuşulmak, gelinen noktada başarının ismimle anılması benim için tutku. Bir de inkar edemem ki , “Bu otel başka bir dünya!” diyen misafirlerin yüzlerindeki şaşkınlık ve mutluluk ifadesi.
Moda hayatınızın neresinde? Günlük hayatta sizi en çok etkileyen, ilham aldığınız kişi ya da kitap var mı?
Moda, benim için sadece bir giyim tercihi değil, bir ifade biçimi. Her sabah dolabıma bakıp “Bugün hangi versiyonumla karşılaşacaklar?” diye düşünmek, beni eğlendiriyor. Beni en çok etkileyen kişi ise şüphesiz ki Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun vizyonu ve liderliği, her zaman ilham kaynağım olmuştur.
Lov Faralya’nın ruhunu tanımlayan unsurlar nelerdir? Bu oteli diğerlerinden ayıran temel özellikler neler?
Lov Faralya’nın ruhu, doğanın kucağında huzur, estetik ve ilham verici bir atmosfer sunmak üzerine kurulu. Burası sadece bir otel değil, bir yaşam deneyimi. Misafirlerimize yalnızca konfor sunmuyoruz; onlara unutulmaz hikayeler yaşatıyoruz. Caz ve resim etkinlikleriyle sanatın her yönünü yaşatıyor, otelimizi gülen yüzlerin buluşma noktası haline getiriyoruz. Diğer otellerden farkımız mı? Misafirlerimizin burada her an ilham bulabileceği bir ortam yaratıyoruz.
Doğayla iç içe olmanın misafir deneyimine katkısını nasıl tanımlarsınız? Özellikle sanat ve caz etkinliklerine olan ilgi nasıl gelişti, bu etkinliklerin otelin ruhunu yansıtma şekli hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Doğayla iç içe olmak, misafirlerimiz için bir tür ‘ruhsal detoks’ anlamına geliyor. Şehirden kaçıp, kuş sesleriyle uyanmak kadar terapi edici ne olabilir? Öncelikle şunu açık yüreklilikle belirtmeliyim ki şirket yatırımcılarımız ve ben aynı hayat görüşü, vizyon ve yaratıcı tarafı seviyoruz. Lov Faralya da bizim doğrularımızı değil ancak bizim sevdiğimiz sanat işlerini yapıyoruz. Yaparken emin olun inanılmaz da eğleniyoruz. Diğer yandan sanat ve caz etkinliklerine olan ilgimiz, otelin ruhunu daha da zenginleştirmeye de yardımcı oldu. Misafirlerimiz, burada sadece dinlenmiyor; aynı zamanda ruhlarını sanatla besliyor.
Bu sektörde başarılı olabilmek için hangi niteliklere sahip olmak gerekiyor?
Bu sektörde başarılı olmak için bir parça sihir, bir parça sabır ve bolca empati gerekiyor. Misafirlerinizin ne istediğini anlamak ve bunu onlara hissettirmeden sunmak, işin püf noktası. Ve tabii ki, her şeyin sorunsuz işlemesini sağlamak için bir tutam mizah da şart. Çünkü bazen bir gülümseme, en zor anları bile çözebilir.
Sürdürülebilirlik yaklaşımını nasıl tanımlarsınız?
Otelinizin doğaya ve çevreye duyarlılık konusunda diğerlerinden farklı olduğu noktalar neler? Sürdürülebilirlik aslında söylemesi havalı son günlerin popüler kelimesi, ama bence geleceği bugünden inşa etmek anlamına gelir. Lov Faralya’da, doğaya saygı ve çevreye duyarlılık, DNA’mızın bir parçası. Otelimizde sektörde sık görülen enerji verimliliği, su tasarrufu ve atık yönetimi gibi konularda yenilikçi çözümler sunuyoruz. Diğerlerinden farkımız mı? Biz sadece çevreyi korumakla kalmıyoruz; doğaya yeniden hayat veriyoruz. Bizi var eden şeyin doğa olduğunu farkındayız. Lov Faralya kuruluşundan bu yana faturalı 120.000 bitki ve 1.000 ağaç dikti. Bunu lütfen peyzaj olarak düşünmeyin. İçinden sandal ağacı geçen oda teraslarından bahsediyoruz. Burada amaç dokuya zarar vermeden bir iş çıkarabilmekti.
Otelin doğaya duyarlı bir yaşam alanı olarak konumlanması sürecinde hangi zorluklarla karşılaştınız? Bu zorlukları nasıl aştınız?
Doğaya duyarlı bir otel yaratmak, bazen doğayla bile pazarlık yapmayı gerektiriyor! Lov Faralya’yı inşa ederken, çevresel düzenlemelere uyum sağlama ve doğal dengeyi koruma konusunda ciddi zorluklar yaşadık. Ancak bu zorlukları, doğaya olan sevgimiz ve kararlılığımızla aştık. Bazen bir ağaç için projeyi durdurmak zorunda kalsak da, sonunda her şey doğayla uyum içinde gelişti.
Gelecekteki misyonunuz ve uzun vadeli hedefleriniz neler?
Gelecekteki misyonumuz, Lov Faralya’yı bir ilham kaynağı haline getirmek. Uzun vadeli hedefimiz, burada sürdürülebilirlik ve estetiğin mükemmel bir uyum içinde buluştuğu, dünya çapında tanınan bir marka yaratmak. Yani, Lov Faralya’nın sadece bir otel değil, bir hayat tarzı olarak anılmasını istiyoruz.
Sırada ne var?
Gelecek, her zaman sürprizlerle dolu! Ancak sıradaki hedefimiz, Lov Faralya’nın benzersiz deneyimlerini daha da ileriye taşıyacak projeler geliştirmek. Belki de bir sonraki adım, bir “Lov Faralya ….” ( Sürpriz :)) açmak olabilir. Kısacası, misafirlerimizi şaşırtmaya devam edeceğiz!