İstanbul’da Lüks ve Lezzeti Buluşturan En İyi Otel Restoranları


İstanbul’un en iyi otel restoranları, yaratıcı dokunuşlarla hazırlanan zengin menüleri, rafine sunumları ve şehrin ritmini yansıtan şık atmosferleriyle gastronomi tutkunlarının gözdesi. Akşam yemeğini unutulmaz bir deneyime dönüştüren bu seçkin mekânlar, lezzet keşfine çıkanlar için ilham verici bir durak niteliğinde.
CVK Park Bosphorus Hotel- Izaka Terrace& Kumiko Sushi and More
Boğaz’ın eşsiz maviliğiyle tarihi dokusunu birleştiren Izaka Terrace, İstanbul’un kalbinde unutulmaz bir gastronomi deneyimi sunuyor. Yenilikçi mutfak teknikleriyle hazırlanan menüsü ve özenle seçilmiş kaliteli malzemeleriyle her tabakta damaklarda iz bırakan tatlar vadediyor. Lezzetin sınırlarını zorlamak isteyenler için Izaka Terrace, her bir yemeğiyle yeni bir keşif sunarak misafirlerini benzersiz bir yolculuğa çıkarıyor.
Tarihi Park Otel’in zarif atmosferinden ilham alınarak hazırlanan Tadım Menüsü, Head Chef Serhat Eliçora’nın yaratıcı dokunuşlarıyla hayat buluyor. Bu özel menü, İstanbul’un zengin kültürel mirasını modern ve sofistike bir dille tabaklara taşıyor.
Her detayında yerel ve global mutfakların kusursuz uyumunu barındıran menüde; Karaköy usulü balık ekmek, Trabzon mısır ekmeği üzerinde Boğaz çuprası ve palamut tereyağıyla sunularak nostaljik bir lezzet sunuyor. Deniz Tâcı tabağı, Karaburun orkinosu, deniz tarağı, avokado ve wasabi mayonez ile rafine ve dengeli bir tat deneyimi yaratıyor. İtalyan tortellinileri, domates marmelatı, Ege otları püresi ve İzmir tulumu eşliğinde Anadolu’nun zenginliğini yansıtırken; tütsülenmiş ördek pastırmalı modern mantı, turşulanmış soğan ve yuzu ponzu sosuyla Asya’nın aromatik karakterini taşıyor. Finalde sunulan Balıkesir Kuzu Simit, İngilizlerin ikonik “Beef Wellington”ına Anadolu mutfağından zarif bir selam gönderiyor.
Tatlı menüsünde ise çikolatalı salep öne çıkıyor. Geleneksel salep aromasının yoğun kakao ile buluştuğu bu tatlı, yanında servis edilen tarçınlı dondurma ile modern bir dokunuş kazanıyor.
CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul’un dikkat çeken bir diğer gastronomi durağı olan Kumiko Sushi & More, Uzak Doğu ve Japon mutfağının özgün tatlarını modern dokunuşlarla sunarak misafirlerine seçkin bir lezzet deneyimi yaşatıyor.
Kendine özgü mutfak disipliniyle hazırlanan menüsünü sürekli yenileyen Kumiko, Japon kültürünün zarafetini simgeleyen kiraz çiçeği Sakura’dan ilham alıyor. Hem geleneksel hem de yenilikçi lezzetlerle zenginleştirilen menü; çorbalardan atıştırmalıklara, ara sıcaklardan ana yemeklere kadar geniş bir yelpazeye sahip.
İstanbul’un gözde sushi adreslerinden biri haline gelen Kumiko Sushi & More, Japon mutfağının en sevilen lezzetlerini zarif sunumlarla bir araya getiriyor. Gerek öğle arası kaçamaklarında, gerek arkadaş buluşmalarında ideal bir atmosfer sunan mekan; zengin menüsü ve özgün tatlarıyla dikkat çekiyor.
Kumiko’nun başlangıç menüsünde her damak tadına hitap eden seçenekler bulunuyor. Wakame çorbası, Kani salata, çıtır gyozalar ve sebzeli-karidesli Çin börekleri, Japon mutfağına zarif bir giriş yapmak isteyenler için ideal.
Sushi tutkunları için özenle hazırlanan menüde ise İka No Ebi Roll, Unagi Tamago Roll, Tanuki Suzuki Ageno Roll ve Unagi TamagoRo gibi farklı sushi çeşitleri yer alıyor. Paket servis tercih edenler içinse Jo Sushi Set ve Gyu Shogayaki seçenekleri dikkat çekiyor.
Tatlı severleri unutmayan Kumiko Sushi & More, matchalı, vanilyalı ve çilekli mochiler, Japon cheesecake ve matcha dondurma gibi özgün Japon tatlılarıyla fark yaratıyor. Öğle aralarına özel hazırlanan lunch menü, 12:00–15:00 saatleri arasında sunulurken Oyoko Donbiri, Jo Sushi, Tempura Tei, Tekka Donbiri, Tori Teriyaki, Yaki Sakana Tei, Chicken Katsu Tei, Shake Donbiri ve Gyu Shogayaki gibi lezzetleri içeriyor.
Ana yemek menüsünde ise Tori Karaage, Gyu Shogayaki, Maguro Tataki, Yasai Itame, Gyuhire Teriyaki ve Tori Teriyaki gibi özenle seçilmiş seçenekler yer alıyor. Çalışanlar ve kalabalık gruplar için hazırlanan özel menüler, Kumiko Sushi & More’u öğle yemeği tercihlerinde öne çıkarıyor.
Sofitel Istanbul Taksim- . La Table Restaurant, The Oven Brasserie & Terrace ve Club Millésime
Sofitel Istanbul Taksim, mutfağın zarafetle buluştuğu üç ayrı deneyim noktasıyla şehrin gastronomi sahnesinde fark yaratıyor. La Table Restaurant, The Oven Brasserie & Terrace ve Club Millésime, her biri kendine özgü atmosferiyle misafirlerine sofistike tatlar sunuyor. Geleneksel Türk mezelerinin rafine sunumlarından, odun ateşinde pişirilen çıtır pizzalara; dünya mutfağının seçkin örneklerinden, Fransız esintili tatlılara kadar uzanan menü, damakta unutulmaz bir iz bırakıyor. Sabahları, çeşitliliğiyle göz kamaştıran açık büfe kahvaltı ile başlayan bu lezzet yolculuğu, gün boyu özenle hazırlanan tabaklar ve pastane menüsündeki zarif tatlılarla devam ediyor.
Tüm bu deneyimin yaratıcı ismi ise, İtalyan kökenli Executive Şef Matteo Bertuletti. 20 yılı aşkın uluslararası tecrübesini, İstanbul’un yerel lezzetleriyle harmanlayan Bertuletti, her tabağında ustalığını ve duyusal inceliğini konuşturuyor. Şef,reçeteleri tamamı ile değiştirmeden ancak modernize ederek uygulama felsefesiyle hareket ediyor. Sofitel Istanbul Taksim’de yemek, sadece bir öğün değil; günün her anına yayılan bir keyif ritüeli.
Mandarin Oriental Bosphorus- Hakkasan
İstanbul’un en prestijli otellerinden Mandarin Oriental Bosphorus’un içinde yer alan Hakkasan, Londra çıkışlı modern Kanton mutfağını Boğaz’ın büyüleyici manzarasıyla buluşturuyor. Lüks Asya restoranları denince akla ilk gelen markalardan Hakkasan, rafine lezzetleriyle öne çıkıyor.
Abu Dabi ve Suudi Arabistan’daki başarılarının ardından İstanbul’a gelen Executive Chef Nicky Tan Choon Aun, geleneksel Çin ve Kanton mutfağının inceliklerini modern yorumlarla harmanlayarak sunuyor. Özellikle imza tabaklarında yerel malzemeleri ustalıkla kullanarak global tatlarla birleştiren Şef Nicky Tan, Asya mutfağının zarafetini şehrin kozmopolit ruhuyla aynı masada buluşturuyor. İstanbul’da fine dining Asya mutfağı deneyimi arayanların ilk tercihlerinden biri olan Hakkasan, görkemli ambiyansı ve özenle hazırlanan menüsüyle hem gurmelerin hem de gastronomi tutkunlarının favorisi olmayı sürdürüyor.
Hakkasan İstanbul, yeni sezonda yenilenen menüsüyle misafirleriyle buluşuyor. Modern Kanton mutfağının eşsiz yorumlarını barındıran bu seçkide, özellikle Supreme Dim Sum, Çıtır Ördek Salatası ve Morel Mantarlı Çin Böreği gibi özenle hazırlanmış başlangıçlar dikkat çekiyor. Antik Çin tariflerinden ilham alarak modern dokunuşlarla sunulan bu lezzetler, Asya mutfağına sofistike bir giriş vadediyor. Ana yemeklerde ise Pekin Örneği, Wok’ta Kızarmış Karides, Izgara Siyah Morina Balığı ve Izgara Kuzu Pirzola gibi Hakkasan’ın imza yemekleri, menünün kalbinde yer alıyor ve zengin aromalarıyla damakta iz bırakıyor. Tatlı bölümünde ise Şampanya Havyarı, Çikolatalı Fıstık Hamur Tatlısı ve tropik meyvelerle bezenmiş Vegan Exotic Pavlova, bu benzersiz deneyime tatlı bir kapanış sunuyor.
The St. Regis İstanbul- Spago
Nişantaşı’nın zarif atmosferinde, The St. Regis Istanbul’un teras katında konumlanan Spago, modern mutfağın sanatsal yorumunu İstanbul’un eşsiz manzarasıyla buluşturuyor. Ünlü şef Wolfgang Puck’ın “çiftlikten sofraya” felsefesinin izlerini taşıyan mekânda, ödüllü şef Deniz Otuk önderliğinde hazırlanan menü, sezonun en taze malzemelerini özgün dokunuşlarla harmanlıyor.
Spago’nun menüsü, Kaliforniya, Asya ve İtalyan mutfaklarından ilham alarak oluşturulmuş eklektik lezzetler sunuyor. Başlangıçlar arasında, miso susamlı külah içinde sunulan ton balığı, gyoza, tuna tartar, enginar salatası gibi özgün tatlar öne çıkıyor. Ana yemeklerde ise, , ev yapımı tagliolini , bademli somon, Hong Kong tarzı buharda pişmiş levrek, Focaccia Farcita ve Wolfgang Puck’ın dünyaca ünlü füme somonlu pizzası gibi lezzetler dikkat çekiyor.
Spago’nun menüsü sadece ana yemeklerle sınırlı kalmıyor; deniz ürünlerinden, yaratıcı başlangıçlara kadar geniş bir yelpazede sunulan seçenekler, her lokmada lezzet tutkunlarına yeni bir keşif vaat ediyor. Şefin özenle kurguladığı her tabak, modern teknikler ve küresel mutfaklardan ilham alan sunumlarıyla misafirleri adeta bir sanat sergisine davet ediyor. Restoranın ferah terası, gün batımının romantik ışıkları altında, sofistike ambiyansıyla yemek deneyimine ayrı bir boyut katıyor. Zengin şarap seçkisi, yerel ve ithal seçkin şaraplardan oluşurken; imza kokteyller, ev yapımı şuruplar ve taze meyvelerin canlı aromalarıyla misafirlere ferahlatıcı eşlikçiler sunuyor.
The Galata Istanbul Hotel MGallery- Abdi Bey Lokantası
Haliç’in büyüleyici manzarası eşliğinde gün batımını izlerken, Abdi Bey Lokantası’nın özel yaz menüsüyle gastronomi yolculuğuna çıkmaya hazır olun. The Galata Otel İstanbul’un en üst katında konumlanan bu seçkin mekan, Anadolu mutfağının köklü lezzetlerini modern dokunuşlarla harmanlayarak misafirlerine benzersiz bir deneyim sunuyor.
Mekanın mutfağında, deneyimli Şef Onur Kutluca’nın liderliğinde, geleneksel tarifler yaratıcı sunumlarla yeniden hayat buluyor. Kutluca, Anadolu’nun dört bir yanından derlediği özgün tarifleri modern gastronomi teknikleriyle birleştirerek, misafirlerine unutulmaz tatlar sunuyor.
Yaz menüsünde, Enginar Kalbi, Sütlü Patlıcan, Fava, İsli Midye ve Lakerda gibi özel mezeler öne çıkıyor. Taze yaz sebzeleri ve özel soslarla hazırlanan salatalar ise sofraların vazgeçilmezi. Ara sıcaklarda Kıymalı Mücver, Yeşil Zeytinli Karides ve Mersin Patatesi gibi lezzetler dikkat çekiyor. Ana yemeklerde ise beyaz et, kırmızı et ve kebap çeşitleri, Abdi Bey Lokantası’nın imzasını taşıyan tatlar arasında yer alıyor. Abdi Bey Lokantası, klasik lokanta anlayışına elegant bir yorum getirerek, şık ambiyansı, özel sunumları ve misafir memnuniyetine odaklanan hizmet anlayışıyla yaz akşamlarını unutulmaz kılıyor.
Orient Occident Hotel- Roof Mezzepotamia
Tarihi Yarımada’nın merkezinde, Orient Occident Hotel’in teras katında yer alan Roof Mezzepotamia, mevsiminde ve yerel üreticilerden temin edilen malzemelerle hazırladığı yaz menüsüyle dikkat çekiyor. Türk mutfağının köklü tatlarını modern yorumlarla buluşturan mekan, özgün sunumları ve dengeli tabaklarıyla lezzet tutkunlarının favori adreslerinden biri haline geliyor.
Mekanın mutfağı, kariyerine genç yaşta başlayan Şef Gökberk Özbay ve ekibine emanet. Menü, Mezopotamya’nın kültürel mirasından ilham alarak, Türkiye’nin yedi bölgesinden tatları bir araya getiriyor. Yaratıcı pişirme teknikleriyle hazırlanan mezelerden ana yemeklere kadar her tabakta sezona uygun taze ürünler ön planda tutuluyor.
Roof Mezzepotamia’nın yaz menüsünde yer alan Kabak Girit, rende havuç ve taze Urla sakız kabağının zeytinyağında sotelenmesiyle hazırlanıyor. Altına sarımsaklı ve tahinli yoğurt, üzerine ise kızarmış patates eklenerek sunulan bu klasik Ege mezesi, yaz sofralarının öne çıkan tatlarından biri oluyor. Ot Harmanı (Mücveri) ise cibes, kale otu ve arapsaçı gibi Ege otlarının zeytinyağında kavrulmasıyla hazırlanıyor. Tuzlu yoğurt üzerinde sunulan meze, üzerine eklenen nar ekşisiyle dengeli ve hafif bir tat profili sunuyor. Ege’nin doğasından ilham alan bu sıcak meze, otların kendine özgü aromalarını bir araya getiriyor.
Ana yemeklerde, dışı ızgara izleriyle pişirilmiş, içi yumuşacık kalan ilikli kemik, karamelize soğan ve çıtır sarımsaklı ekmekle birlikte servis ediliyor. Özenle marine edilen ve ızgarada mühürlenen Balıkesir kuzu sırtı, hurma püresi ve kemik sos eşliğinde tabağa geliyor. Deniz ürünleri sevenler için hazırlanan tabakta, iç midyeli pilav; bebek kalamar, karides, kabuklu midye ve deniz levreği ile zenginleştiriliyor. Yanında mevsime uygun taze sebzelerle sunulan bu tabak, yaz menüsünün en doyurucu ve özenli seçeneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Roof Mezzepotamia, yemeklerinin yanı sıra özgün kokteylleriyle de öne çıkıyor. Sadece mekana özel tariflerle hazırlanan imza kokteyller, Mezopotamya medeniyetlerinden ilham alıyor. Ninkasi, Hammurabi, Purattu, Inanna ve Okaliptik Margarita gibi isimler taşıyan bu özel kokteyller, tarihi dokuyu modern tatlarla buluşturuyor.
The Peninsula İstanbul- Gallada
Dünyaca ünlü şef Fatih Tutak imzasını taşıyan Gallada, İstanbul’un en ayrıcalıklı adreslerinden The Peninsula İstanbul’da misafirlerini eşsiz bir deneyime davet ediyor. Boğaz’ın büyüleyici manzarasına karşı konumlanan Gallada, yalnızca bir restoran değil; aynı zamanda kadim kültürlerin izinde, duyulara hitap eden sofistike bir yolculuk noktası.
Gallada’nın ilham kaynağı, yüzyıllar boyunca Türkiye’den Orta Asya’ya ve Çin’e uzanan İpek Yolu’nun zengin mutfak mirası. Fatih Tutak’ın Orta Asya ve Çin’deki kişisel keşiflerinden yola çıkarak hazırladığı menü, tarihsel pişirme tekniklerini modern dokunuşlarla harmanlıyor. Her bir tabak, Asya’nın antropolojik mutfak mirasını İstanbul’un tarihî liman bölgesindeki Victoria Limanı’nın kültürel dokusuyla buluşturuyor.
Executive Şef Özgür Taylan Yücel’in bulunduğu Gallada’nın mutfağında Türkiye’nin dört bir yanından özenle seçilmiş malzemeler, mevsiminde toplanmış taze sebzeler ve sürdürülebilir ürünler öne çıkıyor. Tüm lezzetler, paylaşım kültürünü yansıtan özel sunumlarla misafirlere ulaşıyor. Her lokma, sadece damaklara değil, doğaya da duyarlı bir anlayışa sahip.
Gallada menüsü, hem geleneksel hem de yenilikçi tatları buluşturarak her damak zevkine hitap eden zengin bir seçki sunuyor. Boğaz bahçesinden toplanan taze yeşillikler, tahin, yuzu, porçini mantarı ve beyaz trüf yağı ile buluşarak iştah açıcı bir başlangıca dönüşüyor. Buharda pişirilen kuzu göbeği mantarlı mantı, sofistike bir yorumla klasik lezzetleri yeniden tanımlarken, Adana kebap mantı ise yerel tatları yaratıcı bir bakışla sunuyor. Ana yemekler arasında yer alan levrek tandır, baharat salatası ve tütsülenmiş yoğurt ile birlikte denizle toprağın uyumunu yansıtıyor. Kuzu şaşlık kebabı, özel kebap baharatları ve sirkeli kebaplık soğan eşliğinde sunulurken, mangal köfte fermente biber ve Manavgat tahiniyle bölgesel dokunuşlar kazanıyor. Tatlı menüsünde ise sütlü kar, muz, yanık peynir, fındık ve bourbon birleşimiyle farklı katmanlara sahip bir tat sunuyor. Fırında tahin helvası ve helva dondurma ise nostaljik bir lezzeti modern bir yorumla yeniden canlandırıyor. Tüm bu tatlar, paylaşmaya uygun sunumlarıyla Gallada deneyimini daha da zenginleştiriyor.
The Marmara Pera- Mikla
İstanbul’un gastronomi sahnesinde adeta bir mihenk taşı olan Mikla, 2005 yılının Ekim ayında The Marmara Pera’nın büyüleyici terasında kapılarını açtı. Yalnızca bir restoran değil, Anadolu’nun zengin mutfak kültürüne çağdaş bir selam niteliğinde olan Mikla, deneyimli şef Mehmet Gürs’ün vizyoner yaklaşımıyla şekilleniyor.
Şehrin ruhunu taşıyan bu özel mekan, Türk ve İskandinav mutfaklarının inceliklerini özgün bir dengeyle harmanlayarak kendine has bir yorum ortaya koyuyor. Mikla, hem geleneksel değerlere bağlılığı hem de modern mutfak tekniklerine olan hâkimiyetiyle İstanbul’un en özgün ve kararlı lezzet duraklarından biri.
20. yılını kutlayan Mikla, Yeni Anadolu Mutfağı konsepti ile farkını ortaya koydu. . Yıllar içinde yerel ve uluslararası gastronomi otoriteleri tarafından sayısız övgüye layık görülen restoran, yalnızca yerel ürünleri kullanmakla kalmıyor, her bir malzemenin özüne ve kaynağına duyduğu saygıyı tabaklarına ustalıkla yansıtıyor.
Mikla’nın Prix Fixe à la carte menüsünde öne çıkan lezzetler arasında, Taze Bakla, Dereotlu Yoğurt, Brokoli Filizi ve İncir Sirkesi ile sunulan zeytinyağlı başlangıç yer alıyor. Menüde ayrıca, Közlenmiş Sultaniye Bezelye, Roka Ezmesi, Acı Kırmızı Biber, Deniz Börülcesi ve Karides Sosu eşliğinde sunulan Aslan Balığı dikkat çekiyor. Yedi Kule Marul, Tarator ve Turp ile birlikte servis edilen Közde Kalamar, tam buğdayla hazırlanmış sebzeli veya etli mantı seçenekleriyle; İsli Manda Yoğurdu, Domates ve Fırınlanmış Sarımsak eşliğinde sunuluyor. Çağla Badem, Sumak Ekşisi, Salatalık, Fındık, Semizotu, Mandalina Turşusu, Ardıç Tohumu ve İsot ile zenginleştirilen Dana Döş; Bolet Mantarı, Tere, Nar Sirkesi, Malkara Mercimeği, Sumak ve Acur Turşusu eşliğinde hazırlanan Kuzu Yürek ise menünün öne çıkan diğer sofistike tatları arasında yer alıyor.
Swissotel the Bosphorus- Chalet Garden
Swissotel the Bosphorus’un yemyeşil bahçesinde yer alan Chalet Garden, ferah atmosferi ve şehir kalabalığından uzaklaştıran huzurlu ortamıyla yaz aylarının vazgeçilmez adreslerinden biri olmaya devam ediyor. Sadece nefes kesici bir manzara sunmakla kalmayan Chalet Garden, aynı zamanda şef Soner Kesgin imzası taşıyan yaratıcı menüsüyle de damaklara unutulmaz anlar yaşatıyor. Menüde herkes için bir şey var: ferah ve sağlıklı poke bowl’lar, taş fırından çıkan ince hamurlu pizzalar, paylaşmaya uygun bar atıştırmalıkları, klasikleşmiş burger ve sosis çeşitleri (Frankfurter, Bratwurst) ve yaz günlerine özel olarak yeniden yorumlanmış şinitzel ile fondü alternatifleri…
Şehrin ortasında, doğayla baş başa kaliteli bir yemek deneyimi sunan Chalet Garden, sıcak yaz akşamlarının favori adresi olmayı fazlasıyla hak ediyor. Hafif lezzetlerden güçlü aromalara kadar geniş bir tat yelpazesi sunan menü, hem günlük kaçamaklara hem de özel buluşmalara eşlik ediyor. Özenle hazırlanan kaseler, taze deniz mahsulleriyle zenginleştirilmiş tabaklar ve taş fırından çıkan eşsiz lezzetler, Chalet Garden’da sizi bekliyor.
Gurme yemeklerin yanı sıra Chalet Garden, geniş içecek menüsüyle de öne çıkıyor. Dünya mutfağından ilham alan özel kokteyller, butik biralar, özenle seçilmiş şaraplar ve viski alternatifleriyle her yemeğe eşlik edecek ideal içeceği bulmanız mümkün. Üstelik Chalet ekibi, size en uygun yiyecek–içecek eşleşmesini önermekten de memnuniyet duyuyor.
Gündüzleri doğanın içinde huzur bulabileceğiniz, akşamları ise canlı etkinliklerle eğlencenin tadını çıkarabileceğiniz Chalet Garden, İstanbul’da yazın en keyifli adreslerinden biri. Kaliteli yemek, iyi müzik ve unutulmaz ambiyans arayanlar için şehrin tam ortasında saklı bir vaha niteliğinde.
Four Seasons Hotel Bosphorus- AQUA
Four Seasons Hotel Bosphorus’un eşsiz konumunda yer alan AQUA, İstanbul’un dinamizmini ve Akdeniz mutfağının zarafetini aynı çatı altında buluşturuyor. Şık atmosferi, yaratıcı mutfağı ve benzersiz Boğaz manzarasıyla AQUA, şehrin en özel gastronomi duraklarından biri olarak öne çıkıyor.
AQUA’nın menüsü, taze ve mevsimsel malzemelerle hazırlanıyor. Akdeniz ve Türk mutfağının deniz ürünlerine odaklanan bu seçkin menü; yaratıcı sunumları, rafine tatları ve modern dokunuşlarıyla lezzet tutkunlarına unutulmaz bir deneyim sunuyor.
AQUA, deniz ürünlerinde uzmanlaşmış mutfağıyla öne çıkıyor. Menüde yer alan havyar, ıstakoz, karides, ahtapot, istiridye gibi özel lezzetler; şefin yorumu ve taptaze içerikleriyle göz kamaştırıyor. Sushi ve sashimi seçenekleriyle de zenginleşen menü, her damak zevkine hitap edecek çeşitlilikte.
Menü, doğanın döngüsüne saygı göstererek mevsimsel olarak yenileniyor. Böylece AQUA’yı yıl boyunca tekrar tekrar ziyaret etmek için yepyeni tatlar keşfetmeye her zaman bir sebebiniz oluyor. Özellikle yaz aylarına özel hazırlanan menüde, deniz mahsullerinin en taze haliyle buluşabilirsiniz.
AQUA, sadece yemekleriyle değil, soylu dekorasyonu ve büyüleyici atmosferiyle de konuklarını etkiliyor. Boğaz’a karşı konumlanmış terası, zarif masa düzeni ve sıcak servisiyle hem romantik akşam yemekleri hem de iş toplantıları için ideal bir ortam sunuyor.
Çırağan Palace Kempinski- Tuğra
İstanbul’un zarif siluetinde, Boğaz’ın kıyısında yer alan Çırağan Palace Kempinski’nin birinci katında konumlanan Tuğra Restoran, Türk ve Osmanlı mutfağının zengin mirasını modern dokunuşlarla harmanlayarak eşsiz bir gastronomi deneyimi sunuyor. Yüksek tavanları, mermer sütunları, masif ahşap kapıları ve Boğaz’a nazır pencereleriyle tarihi bir atmosferde misafirlerini ağırlayan Tuğra, geçmişin ihtişamını günümüzün sofistike lezzet anlayışıyla buluşturuyor.
Executive Şef Emre İnanır liderliğinde hazırlanan menü, saray arşivlerinden elde edilen geleneksel tariflerin modern yorumlarını içeriyor. Her bir tabak, mevsimsel ve taze malzemelerle hazırlanarak, damaklarda unutulmaz izler bırakıyor. Örneğin, ızgara dana ciğeri, içi yumuşak, dışı kıtır börek ve sumaklı soğan kompostosu ile sunularak klasik lezzetlere yenilikçi bir bakış kazandırıyor .
Tuğra’nın üstün hizmet kalitesi, uluslararası alanda da takdir görüyor. Michelin Rehberi tarafından tavsiye edilen restoranlar arasında yer alan Tuğra, aynı zamanda 2024 yılında “Servis Ödülü“ne layık görüldü . Gault&Millau tarafından da “Excellent Table” kategorisinde üç şapka ile ödüllendirilen restoran, bu alandaki başarısını perçinliyor .
Romantik akşam yemekleri, özel kutlamalar veya sadece Boğaz’ın eşsiz manzarasında unutulmaz bir akşam geçirmek isteyenler için Tuğra, İstanbul’un en seçkin fine-dining adreslerinden biri olmaya devam ediyor. Rezervasyon gerektiren bu özel deneyim, haftanın her günü 19:00 – 23:00 saatleri arasında misafirlerini ağırlıyor. Tuğra Restoran, tarih ve lezzetin kusursuz birleşimini arayanlar için İstanbul’da kaçırılmayacak bir durak.
Six Senses Kocataş Mansions- Toro Latin Gastro Bar
İstanbul’un büyüleyici Boğaz kıyısında, Six Senses Kocataş Mansions İstanbul bünyesinde yer alan Toro Latin Gastro Bar, gastronomiyi sadece bir yeme içme deneyimi değil, aynı zamanda kültürel bir keşif haline getiriyor. Ünlü şef Richard Sandoval’ın dokunuşuyla hayat bulan mekan, Pan-Latin ve Asya mutfaklarının aromatik zenginliğini, modern dokunuşlarla sunuyor.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
TORO Latin Gastro Istanbul (@torolatingastroistanbul)‘in paylaştığı bir gönderi
Her tabakta bir amaç, her lokmada bir hikâye taşıyan Toro’nun menüsü; ızgara biftekler ve taptaze balıklardan, Peru esintili suşilere, paylaşmaya uygun küçük tabaklar ve tatlılara kadar çeşitlilik gösteriyor. Tüm yemekler ve içecekler, mevsiminde, taze ve en kaliteli malzemelerle hazırlanıyor.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
TORO Latin Gastro Istanbul (@torolatingastroistanbul)‘in paylaştığı bir gönderi
Tarihi dokusuyla da öne çıkan Toro Latin Gastro Bar, 250 yıllık bir Osmanlı sarnıcının özenle restore edilmesiyle konuklarını ağırlıyor. Sait Paşa Konağı ve çevresindeki miras yapılar, usta bir restorasyon ekibinin titiz çalışmasıyla La Belle Époque döneminin zarafetine yeniden kavuşmuş durumda.
Boğaz manzaralı terasa yayılan bu deneyime, zanaatkâr kokteyller ve özenle hazırlanan içecek menüsü eşlik ediyor. Mekanın içecek listesi, mutfağının karakterini yansıtırken, yüksek kaliteli malzemelerin parlamasına olanak tanıyor.Latin Amerika’daki büyük ve yakın aile sofralarından ilham alan paylaşım konsepti, misafirlere sadece lezzetleri değil, aynı zamanda birlikte olmanın sıcaklığını da yaşatıyor.
Rixos Tersane İstanbul- Josephine İstanbul
Haliç kıyısına paralel sonsuzluk havuzu ile denizle iç içe olan, iç mimarisi gemi şeklinde tasarlanan Rixos Tersane Istanbul, Türk ve dünya mutfağından lezzetleri barındıran yeme – içme alanları ile de misafirlerine zengin bir gastronomik deneyim vadediyor. İstanbul’un tarihi Haliç kıyısında, Rixos Tersane İstanbul’un kalbinde konumlanan Josephine İstanbul, şehrin gastronomi sahnesine zarafet ve lezzeti bir arada sunan benzersiz bir deneyim katıyor. Fine dining konseptiyle öne çıkan bu özel mekan, hem yerli hem de yabancı misafirleri eşsiz bir atmosferde ağırlıyor.
Josephine İstanbul, tavanında asılı duran tarihi replika kayıklar ve denizcilik temalı dekorasyonuyla dikkat çekiyor. Geniş iç mekânı, şömine başı oturma alanları ve denize sıfır terasıyla misafirlerine konforlu bir ortam sunuyor. Teras bölümünde, Haliç manzarası eşliğinde çayınızı yudumlayabilmeniz ve daima keyifli vakit geçirebilmeniz mümkün.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Rixos Tersane Istanbul (@rixostersaneistanbul)‘in paylaştığı bir gönderi
Josephine İstanbul’un menüsü, dünya mutfağından seçkin lezzetleri bir araya getiriyor. Özenle hazırlanmış kokteyller, çeşitli çay seçenekleri ve lezzetli tatlılar, misafirlere unutulmaz bir gastronomi deneyimi sunuyor. Her bir tabak, taze ve kaliteli malzemelerle hazırlanarak sunuluyor. Mekanın öne çıkan lezzetleri arasında, kuzu göbeği mantarı, vişne kreması ve demi glace eşliğinde sunulan enfes Beef Wellington; “Karabinara” karides, San Marzano domatesi, fesleğen ve parmesanla taçlandırılan Spaghetti al Bisque e Basilico; orkinos fileto, baby patates, bıldırcın yumurtası, kuşkonmaz ve edamame ile hazırlanan Niçoise salata; trüf yağlı patates püresi ve Provençal sosla tamamlanan Istakoz Thermidor yer alıyor. Frambuazlı milföy, ayvalı strudel ve Eton Mess, bu gurme deneyime tatlı bir son dokunuş yapıyor.
Hilton İstanbul Maslak- Zaxi
Şehrin merkezindeki eşsiz konumu, şık detayları ve kusursuz konforuyla misafirlerine ayrıcalıklı bir konaklama deneyimi yaşatan Hilton Istanbul Maslak, bir konaklamadan çok daha fazlasını vaat ediyor. Tadı damaklarda kalan gurme lezzetleri ile şehir otelciliğine farklı bir soluk getiriyor. Günün her saatinde misafirlerini seçkin ve samimi atmosferinde lezzetli ve özel tatlarla buluşturan Maslak’ın gözde mekânı Zaxi Restoran, dünya mutfağının en seçkin lezzetlerini menüsünde barındırıyor.
Şehrin En İyi Otel Restoranı ödülüne sahip restoranda tadacağınız birbirinden gurme tatlar, geleneksel tekniklerle özgün tarzını harmanlayan Şef Ceyhan Aşcıoğlu ve ekibinin elinden çıkıyor. Tadıyla olduğu kadar sunumuyla da göz dolduran Zaxi menüsünde tadı damaklarda kalacak lezzetler arasında, sağlıklı atıştırmalıklardan, doğal içeriklerle hazırlanan yemeklere, özgün reçetelerden şefin spesiyallerine kadar birbirinden enfes tatlar yer alıyor.