Fashion Week İstanbul Kış Sezonuna Güçlü Bir Giriş Yaptı


14 Mart’ta Soho House Istanbul’da gösterişli bir kick-off parti ile kapılarını açan Fashion Week İstanbul, yeni hibrit yapısı ile etkinliklere devam etti. Fiziksel mekanlarla dijitali bir araya getiren yeni yapısıyla dikkat çeken hafta boyunca, defileler ile koleksiyonların sunulduğu moda filmleri de hayranlık uyandırdı. Gardırop Magazin ekibi olarak hayranlıkla izlediğimiz koleksiyonları sizler için masaya yatırdık.
Yeni Nesil Athleisure: DB Berdan
Rahat ve cool kıyafetlerin şık parçalarla kullanılmasıyla oluşturulan “athleisure” stili, gün boyunca hem konfordan hem de şıklıktan ödün vermemeye olanak sağlıyor. Aynı zamanda sportif tavrı yüceltmesiyle mental olarak daha sağlıklı ve aktif hissetmeye yardımcı olurken, her vücut tipine uyumlu olmasıyla da moda arenasında oldukça güçlü bir konuma sahip. Haliyle her ortama rahatlıkla adapte olabilen bu stil, farklı desen ve renklerle yorumlanarak podyumlarda da kendini gösteriyor.

DB Berdan
Her koleksiyonuyla fark yaratan ve defileleriyle şaşırtmayı başaran DB Berdan’ın Fashion Week İstanbul kapsamında dijital olarak sunduğu ve aktif sokak giyimini günlük rahatlıkla birleştiren athleisure koleksiyonu, gece hayatında konfor dozu yüksek ve giyilebilir bir şıklık vadediyor. Ekolojik bilinçle üretilen koleksiyon, lüks-spor yaklaşımı feminist bir tavırla birleştiriyor. Yoga ve pilates dostu tasarımlar spor şıklığı yakalarken; vücut hatlarını daha iyi gösteren kesimleri ve şık detayları sokakta veya spor salonunda rahatlıkla kullanılabilmeye aday.
Işıltıya Davet: Dice Kayak & Nihan Peker
Pandeminin etkisiyle rahat parçalarla oldukça mutlu bir ilişkimiz olmaya başladı ve bu arkadaşlığımız da epey uzun süreceğe benziyor. Ancak tasarımcılar, sundukları koleksiyonlar ile gardırobumuzda bu sezon gösterişli parçalara da yer açmamız gerektiğini öğütlüyor. Tasarımcıların pozitif bakış açısına ve parti ruhuna duyduğu özlem, el işlemeleri, payetler ve kristaller gibi ışıltıyı yansıtabilecek detaylarla kendine yer buluyor. Örneğin Dice Kayek ve Nihan Peker’in moda haftasında sundukları koleksiyonlar, önümüzdeki kış için ihtişam dozu yüksek bir dünyanın kapılarını aralıyor.

Dice Kayek
Net, yalın ve minimal çizgilere sahip tasarımlarıyla özgün çizgisini yıllardır muhafaza eden Dice Kayek’in neşe ve sevinç havasına gönderme yapan Sonbahar/Kış 2022–2023 koleksiyonu, modumuzu yükseltirken bizde dans etme isteği uyandırıyor. Parlak renklerin ve uçuşan kumaşların domine ettiği koleksiyonun renk paletinde lacivert, altın ve gümüş yer alırken; tasarımcının imzası haline gelen payetler, el işlemeleri, kristal işlemeler ve püsküller ise içimizi ısıtıyor.

Nihan Peker
Onuncu yılını “altın çağı” olarak nitelendiren, ilk kez bu kadar renkli bir koleksiyon hazırlayan ve bu özel koleksiyonu Çırağan Sarayı’nın eşsiz tarihi dokusunda sunan Nihan Peker, ışıltılı ve iddialı olmaktan çekinmemeyi öğütlüyor. Zümrüt yeşili, fuşya, şampanya tonları, siyah & beyaz tonlarını el işlemesi altın detaylar ve büyük bir titizlikle dokunmuş tasarım kumaşlarla buluşturarak aradığımız iyimserliği yakalıyor.
Anadolu’nun Derinliklerine Yolculuk: Niyazi Erdoğan
Aldığı mimarlık eğitimini tasarım diline yansıtan Niyazi Erdoğan, dört tanesi kadın, sekiz tanesi erkek olmak üzere toplam 12 görünümden oluşan koleksiyonunda kırılmış ayna parçaları deseniyle görünümleri hareketlendiriyor. Koleksiyon kumaşlarında yünlü kaliteler ve kadife dokunuşları ön planda tutan tasarımcı, ayrıca geri dönüşümlü polyesterden üretilmiş krep kumaşlarla da sürdürülebilirliğe göz kırpıyor.

Niyazi Erdoğan
Gardıropların demirbaş parçası olan ceketin formunu oyun alanına dahil eden Erdoğan, yeni alternatifler yaratarak resmiyet ile özdeşleştirilen takımlara olan bakış açısını da değiştiriyor. Koleksiyonda kültürel sürekliliğin altını çizen Erdoğan, “Aklın egemenliğinde kurulmuş bu dünyada hayallerimizi yitirmeye başladığımız bir zamandayız. Masal aklın sınırlayıcı, belirleyici, katı kurallarını gevşetip, bizi her şeyin mümkün olabildiği hayal alemine götürüyor. Tüm insanlık olarak buna çok ihtiyacımız olan bir dönemde yaşıyoruz. Bu cümleler bir hikaye anlatıcısına ait ama benim demek istediklerimi çok iyi anlatıyor.” açıklamasında bulunuyor
Büyüleyici, Akışkan ve Karakteristik: Suda Etuz
Fashion Week İstanbul’un üçüncü gününde koleksiyonunu Kırım Kilisesi’nde gerçekleşen sergiyle sunan Sudi Etuz’un kreatif direktörü Şansım Adalı, misafirlerini Türkiye’nin değerli miraslarından Dalyan Lagünü’ndeki ışıltılı su altı dünyasıyla buluşturuyor. Teknoloji ile artırılmış gerçekliği moda arenasına taşıyan Şansım Adalı, Türkiye’de modanın dijitalleşmesine önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Bu koleksiyonunda 19. yüzyılın sonunda Suriye’den Adana’ya göç eden ailesine verilen Sudi soyadıyla başlayan hikaye, tasarımcının çocukluk düşlerini yansıtıyor.

Sudi Etuz
60 parçalık koleksiyonda; güçlü duruşu sembolize eden heykelsi elbiseler, mikro mini üstler, süper mini etekler ve Şansım Adalı’nın imzası haline gelen origamik tüllere bu sezon el işçiliği “patch” detaylar ekleniyor. Pullu straplez elbiseler ve çok katlı tül elbiseler şiirsel gece şıklığını yansıtırken; Akdeniz’in su ışıltılarını yansıtan payetler, canlı siyahlar, mavinin gece tonları, portakal ve fuşyalar gün batımını anımsatıyor. Bu iddialı modellere Fransız aksesuar markası ROUSSEY iş birliğiyle yapılmış yarı değerli üç boyutlu küpeler eşlik ediyor.
Minimal Estetiğin Öncüsü: T.A.G.G.
T.A.G.G.’in kurucusu Gökay Gündoğdu, minimal formları, yatırım parçası niteliğindeki tasarımları ve zamansız çizgisiyle biliniyor. Yeni koleksiyonunda heykelsi terzilik dikkat çekerken; uzun tunikler ile buluşan pantolonlar, akışkan siluetler sunan gömlekler, elbiseler ve pelerinli üstler, Osmanlı dönemindeki saraylardan referans alıyor.

T.A.G.G
Bej tonları, tüm Osmanlı padişahlarının, atalarının saraylarını kullanmak yerine kendi saraylarını yaptırdığı bir dönemde inşa edilen Çırağan Sarayı’ndan gelirken; iddialı kırmızı renk, Dolmabahçe Sarayı’nın harem kısmında merdivenleri kaplayan halıları sembolize ediyor. Nane yeşili ise Topkapı Sarayı’nın tavanlarındaki arklardan ve çini duvarlardan ilham alıyor. Topkapı Sarayı hareminin avlu duvarındaki lale desenli İznik lapis çinileri ise tasarımcıya lalenin modern bir formunu uyguladığı kemerler için esin kaynağı oluyor.
Otantik, Dinamik ve Rengarenk: Bashaques
Giyilebilir sanat iddiasıyla yola çıkan Bashaques’in kurucusu Başak Cankeş, her koleksiyonunda desenlerle arasının ne kadar iyi olduğunu gözler önüne seriyor. Teatral şovları ile iz bırakan tasarımcının Anadolu motifleri ile Güney Amerika’nın el emeği dokumalarını bir araya getiren “Aynı Mı?” isimli koleksiyonu, ismini Peru yerlisi İnkalar’dan ilhamını alıyor.

Bashaques
Peru ve Kolombiya yerli halklarının kullandığı motiflerin yer aldığı parçaların her biri, Güney Amerika ile Anadolu’da hala geleneksel üretimin yapıldığı köylerde dokutulmuş. Kültürleri adeta bir potada eriten koleksiyonda Alpaca yünü, koyun yünü, doğal elyaflar, doğal pamuk, el dokuması kumaşlar kullanılırken; İnka medeniyetlerine ait toprak altından çıkan 3000 yıllık takıların yeniden yorumlandığına da tanıklık etmek mümkün. Sahi, sizin böylesine iddialı desenleri taşımaya cesaretiniz var mı?
Yüksek Doz Feminen: Mert Erkan & Ceren Ocak
Önümüzdeki sezon için tasarımcılar, seksapel kavramının tanımını değiştiriyor ve kusursuz tasarım detaylarıyla dengeli bir tavır ortaya koyuyor. Fashion Week İstanbul kapsamında üçüncü gün “GRETEL& & HANSEL” koleksiyonunu sunan ve avangard çizgisiyle sivrilen Mert Erkan, başrolü cut-out detaylar, fırfırlar, asimetrik oyunlara verirken; mistik aksesuarlar, yarım eldivenler, geometrik kolyeler ve extravaganza kemerler ile feminen detayların da altını çiziyor.

Ceren Ocak
Her tasarımında iddialı bir görünümü öne çıkaran ve özgüvenli kadınlara seslenen Ceren Ocak, moda haftasının dördüncü ve son gününde sunduğu koleksiyonunda mikro mini düşük bel eteklere, cut-out kesimlere, vücuda oturan siluetlere ve oversize duruşlara da yer veriyor. Yeni sezonda sokak modasına göz kırpan tasarımlarda yeşil ve saks mavisi tonları, vegan deriler, süet, kaşe, koton ve örme kumaşlar dikkat çekenlerden.
Bu sezon Fashion Week İstanbul’da Yakup Biçer, Gökhan Yavaş, Emre Erdemoğlu gerek kumaş gerekse desen ve renk seçimleriyle stili konusunda cesur kararlar almaktan çekinmeyen erkeklere seslenmeyi başardı.

Yakup Biçer
Cinsiyetsiz tavrıyla sofistike, cool ve dinamik erkeklerin ilgi odağı olan Yakup Biçer’in Crypto — Anarchism koleksiyonu, oversize ve kimliksiz siluetleriyle gizem kavramının altını çiziyor. Parlak yüzeyli kumaşları, dikiş oyunları, aşina olduğumuz kalıpları ile yeni dönem siber anarşizmine gönderme yapan Biçer, siyah ve koyu kırmızıyı tercih ederek dikkat çekici formlardan vazgeçmeyeceğini bir kez daha hatırlatıyor.

Gökhan Yavaş
“Son Çağrı” koleksiyonuyla takım elbisenin kurallarını değiştiren Gökhan Yavaş, geri dönüşümlü poli-viskon, %100 pamuk denim ve örme kumaşlara yer verirken; pantolon, panço ve sweatshirt tasarımları için farklı amaçla kullanılmak üzere üretilmiş kumaşların artık kısımlarını upcycle ederek koleksiyonu tamamlayan parçalar sunuyor. Moda haftasının kapanışını yapan ve her sezon farklı karakterleri koleksiyonlarıyla anlatmayı tercih eden Emre Erdemoğlu’nun retro askeri kostümlerden esinlenen “MILITARY” koleksiyonunda deneysel tavırla yaratılan detaylar dikkat çekiyor. Geleneksel tavrı yeniden gözden geçirmemizi sağlayan koleksiyonda ceketin kahramanlığını ilan ettiğine tanıklık etmek mümkün.