GARDIROP MAGAZİN

Moda: Sanatın yeni sahnesi

Bugüne dek, kişiye özel kıyafet diki­mi ve stil danış­man­lığın­dan, tek­stil markaları­na ürün ser­i­leri hazır­la­maya, dizi ve reklam için kostüm tasar­la­maya kadar moda sek­törünün akla gelebile­cek her alanın­da hizmet ver­miş çok yön­lü bir tasarım­cı Çiğ­dem Kar­avit.

Şim­di ise tüm ener­jisi­ni moda ile sanatı yakın­laştır­maya adamış durum­da. Son kolek­siy­onun­da, kıyafet­leri­ni ressam Gül­tekin Serbest’in eser­leri için bir tuvale dönüştürmek­le kalmadı; yed­in­ci sana­ta adım atarak kolek­siy­onun öyküsünü yönet­men İlay Alp­gi­ray ile beraber filme de aktardı. Bu işbir­liğinin detay­larını Çiğ­dem Kar­avit ve Gül­tekin Serbest’ten din­ledik…

Çiğ­dem Kar­avit:  Ken­di­ni Sak­la­mayan Kadın­lar

İlgi alanınızın genişliği nere­den kay­naklanıy­or?
İlh­am aldığım hikayel­er­den kay­naklanıy­or. Tasar­ladığım şey­lerin hep bir hikayesi var. Ayrı­ca bir duruş sergilemeleri veya mesaj taşı­maları da gerek. Moda tasarımı sadece tek­stile hizmet etmek değildir. Moda, ancak bir sebep varsa moda olur. Ben de hep o sebe­p­leri bul­ma arayışı içindey­im ve kendi­mi hiçbir şek­ilde kısıt­lamıy­o­rum.

  

LaSalle Moda Akademisi’nin size öğret­tiği en önem­li şey? 
Amatör ruhun hiçbir zaman terkedilmeme­si gerek­tiğiy­di. Öğren­ci hissiy­atı ile bir pro­je üzerinde haf­ta­lar­ca çalış­mak çok key­i­fliy­di. O zaman daha güzel sindi­re­biliy­or ve iste­diğiniz kadar yoğun­laşa­biliy­or­sunuz. Moda sek­törünün hızı içinde yok olup git­mek­tense bir işe haf­ta­larınızı vere­biliy­or­sunuz.

Kariy­erinize Lon­dra ve Amsterdam’da başladınız. Daha son­ra Türkiye’de ken­di butiğinizi açtınız. Yurt dışın­da ve Türkiye’de işler nasıl yürüy­or? Her iki tarafta­ki fark­lılık­lar, avan­ta­jlar ve deza­van­ta­jlar nel­er?    
Önce­lik­le bu soru için teşekkür eder­im. 🙂 Yurt dışın­da değer görmek için, çok ünlü bir tasarım­cı olmanız gerek­miy­or. Küçük, tatlı ve yaratıcı bir kolek­siy­on yap­tığınız zaman, çok değer­li kab­ul ediliy­or. Ancak Türkiye’de durum fark­lı. Herkes bir Don­na Karan veya Yves Saint Lau­rent olma eğil­im­ine giriy­or. Aslın­da kim­s­enin suçu değil; böyle bir yön­lendirme var. Bana göre Türkiye’deki tek rahat­sız edi­ci konu bu. Mon­tre­al LaSalle’den her yıl beş yüz kişi mezun oluy­or. Bu beş yüzün tamamı yıldız tasarım­cı ola­maz; böyle bir şey mümkün değil. Endüstri işte bu sebe­ple güçlü ve geniş ve çok fazla iş alanı var.

Tasarım çizginizi nasıl tarif eder­siniz? 
Özgür ve fark­lı. Sek­si, sport­men ve aşırı şık olmayan ya da ken­di­ni sak­la­mayan kadın­lar olarak tarif ede­bilir­im. Ben “spor abiye” kıyafetler tasar­lıy­o­rum. Abiye giy­in­mek, her şek­ilde ken­di­ni heykel gibi donat­mak olma­malı. Çok şık olup aynı zaman­da rahat da olmak gerekir. Bir hay­al­im var: spor abiye bir kıyafe­tle çok acil bir durum­da koşarak uçağa binebilmeliy­im ve hiçbir şek­ilde rahat­sız olma­malıyım. Tasarım­larım entre­san ve eklek­tik olmalı. Değişik şeyler­den esin­leniy­o­rum.

Son kolek­siy­onunuza ilham veren ressam Gül­tekin Serbest’in tablo­ların­da sizi etk­ileyen ney­di?
Tablo­ları­na küçük gizli mesajlar koy­muş; o gize­mi sevdim. Mesela tablo­ların­da tepe­den izleyen bir tavuskuşu var; san­ki yüzyıl­lardır bu şehri izliy­or ve koruy­or­muş gibi…. Bizans’ta tavuskuşu kut­sal bir karak­ter­dir. Son­ra, renk kul­lanımı da çok iddi­alı ve uyum­lu. Onun işlerinden bir kolek­siy­on yap­manın riskli olduğunu biliy­or­dum ama ben risk almayı seviy­o­rum.

Trendlere sıkışmış bir dünya­da yaşıy­oruz. Siz onları ne kadar umur­suy­or­sunuz veya çiğniy­or­sunuz?
Fir­maların ihtiyaçları doğrul­tusun­da pro­fesy­onel kolek­siy­on­lar yap­tığım zaman, kendim­den bir şeyler mut­la­ka kat­sam dahi trendlere bağlı kalıy­o­rum. Çünkü hâlâ satış zin­cirinden kur­tu­la­bilmiş değiliz. Ken­di kolek­siy­on­larımı hazır­ladığım zaman­lar­da ise trend­leri özgürce çiğniy­o­rum.

Bu yıl­ki İst­anb­ul Fash­ion Film Fest’te gös­ter­ilmek üzere bir de film çek­tiniz. Sine­maya özel bir ilginiz mi var?
Sine­maya çok özel bir ilgim var. Film kostüm­leri beni çok ilgilendiriy­or. Hikaye ve karak­ter­leri giysiler ile ortaya çıkar­mak çok büyük bir keşif gibi geliy­or. Bir yan­dan da film kursları­na devam ediy­o­rum ve film anal­izi yazıları yazıy­o­rum. Önceleri kostüm ağır­lık­lı yazılardı bun­lar, fakat son­ra film anal­izine dönüştüler. Türkiye’nin en önem­li film anal­izi yapan isim­lerinden biri olan Barış Say­dam, ben­im hocam ve bana bu konu­da çok destek oldu.

Her tasarım­cının ken­di­ni tazele­m­eye ihtiy­acı vardır. Bu anlam­da kaçır­madığınız event’ler var mı?
Moda etkin­lik­leri, sanat fuar­ları, kumaş fuar­ları, film­ler, müzisyen­ler bana hep ilham veriy­or. Mer­ak­lı bir insanım ve hep takip eder­im.

Bu aralar hay­atınızın ana teması olan müzik hangisi?
Bazen çok baskı altın­da kaldığımız zaman­lar olur; bir şeyler yap­tığınız zaman engel­lenirsiniz. Ben de bu aralar 90’lara gidip Freedom’u çok din­led­im.

Şim­di sıra­da ne var? 
Gele­cek kolek­siyon­da sür­pri­zler var.

GÜLTEKİN SERBEST
Dokun­mak İsteyec­eğiniz Res­im­ler

Sanat ile modayı ne kadar yakın görüy­or­sunuz?
Modanın, insan yaşamın­da ilk çağ­dan bu yana içgüdüsel bir yeri var. Sanat da aynı şek­ilde. Bu yüz­den ikisi arasın­da doğal bir bağ var. Moda dünyası sanatı ne kadar çok kul­lanır­sa, bence o kadar daha özgün işler ortaya çıka­cak­tır.

Siz genel­lik­le ilhamınızı nerel­erde buluy­or­sunuz?
O kadar çok şey­den ilham alıy­o­rum ki… Sanat aslın­da bak­tığını göre­bilen ve bunu kendine özgü yorum­laya­bilen insan­ların işidir. Sanat eğiti­minin temelinde de bu vardır..

Renk, malzeme ve doku, hem moda hem de res­im sanatı için vazgeçilmez. Sizin özel­lik­le oyna­mayı / araştır­mayı sevdiğiniz ren­kler, doku­lar, malzemel­er hangi­leri?
Genel olarak sanatın temelinde bu var. Özgün bir renk anlayışınız ve ken­di­nize ait bir doku anlayışınız olmalı. Ben­im biraz fark­lı ve riskli bir anlayışım vardır aslın­da. Bu konu­da korkusuzum: O ren­k­leri normalde her sanatçı bir araya getirip kul­lan­ma cesare­ti­ni göstere­mez. Çünkü renk zor iştir. Ayrı­ca yakın­dan görme fır­satınız olur­sa, ben­im res­im­ler­imde dokun­ma ihtiy­acı hissede­ceğiniz bir pen­tür tadı vardır.

Exit mobile version