GARDIROP MAGAZİN

İlayda Çevik: Çabasız Güzellik

İlayda Çevik: Çabasız Güzel­lik: “Gel Dese Aşk” dizisinin Bahar’ı, Kuzey Ege’nin bir sahil kasabasın­da­ki yaz eğlencelerinde keşfet­tiği “oyun” tutkusu­nun onu İstanbul’a nasıl getirdiği­ni, pan­de­mi için eve kapanışımızın ardın­dan cebinde biriken­leri ve uza­k­tan Face­Time çekimiyle gerçek­leştirdiğimiz kapak çeki­mi izlen­im­leri­ni anlatıy­or, İlayda Çevik. 

Röpor­taj Gülay Özdemir Fotoğraflar Kadir Avşar Moda Editörü Çağla Küçükdere­li 

Oyun­cu­luk geçmişi­ni bir çır­pı­da nasıl özetlersin? 
Kuzey Ege’de bir sahil kasabasın­da doğup büyüdüm. Otur­duğu­muz sit­ede boş bir ev vardı, balko­nunu her yaz aileler­im­izin yardımıy­la bir oyun evine dönüştürürdük. Bütün çocuk­lar o balkon­da toplanır sabah­tan akşa­ma kadar oyun oynar, bilek­lik­ler kolyel­er yapardık. Oyun oyna­mak­tan ve üret­mek­ten duy­duğum haz bir araya gelince daha ilkokul yıl­larım­da tiy­a­tro ile tanıştım. Burhaniye Belediye­si Kent Tiyatrosu’na dahil olduğum­da bu tutku­mu bir disi­plin içinde geliştirmem gerek­tiği­ni fark ettim. Bu arayış beni İstanbul’a sürük­le­di. Lis­eye başladığım yıl artık İstanbul’a yer­leştiğimde tek hay­al­im kon­ser­vatu­var sınavını kazan­mak­tı. Yedite­pe Üniver­site­si Güzel Sanat­lar Fakül­te­si Tiy­a­tro Bölümü’nü kazandım. O yıl­lar­da kam­era ile tanıştım. Şim­di bura­dayım. 

“Gel Dese Aşk” dizisinde Bahar rolünü can­landırıy­or­sun. Bahar ile karak­ter olarak ben­zeştiği­ni düşünüy­or musun? 
Gel Dese Aşk, senaryosunu okuduğum­da beni gerçek­ten çok heye­can­landıran bir iş oldu. Bunun sebe­bi ise hikayesinin ve karak­ter­lerinin kat­man­lı, derin­lik­li, aynı zaman­da değişim ve dönüşüm içinde olmasıy­dı. Karak­ter­ler karikatürize olmak­tan uzak, hay­atın için­den; ne salt, iyi ne salt kötü olarak tanım­laya­bile­ceğimiz şek­ilde kur­gu­lan­mış. Bu nok­ta­da Bahar karak­teri ben­im gibi genç bir oyun­cu için çok ver­im­li. Bahar’la bir­lik­te İlayda’yı da keşfet­m­eye ve öğren­m­eye devam ediy­o­rum. Süreçte oyun­cu olarak yap­maya çalıştığım şey ise onun gücünü, zaaflarını, yaralarını, hat­ta yara­ma­zlık­larını en iyi şek­ilde anla­mak, anladığımı Bahar’ın dilin­den seyir­ciye aktar­mak. Dolayısıy­la Bahar’ın hay­at­ta­ki var oluş biçi­mi­ni derinden hissediy­or ve onun­la bağ kuruy­o­rum, ancak bu ortak­lığımız Bahar’ın hay­at­ta kalmak için geliştirdiği savun­ma mekaniz­maları ile son buluy­or. 

Ken­di­ni ekran­da en beğendiğin, “işte bu olmuş” dediğin an hangisiy­di? Bir sahne geliy­or mu aklı­na?
Her sah­n­eye aynı heye­can ve aynı özen­le hazır­lanıy­o­rum ama daha senary­oyu okurken res­men içinizi gıdık­layan sah­nel­er oluy­or. O gıdık­lan­ma hissi sah­n­eye hazır­lanırken de, çek­erken de, bölümü izlerken de ora­da duruy­or ve git­miy­or. O sah­neleri çek­mek ve izle­mek müthiş bir tat­min duy­gusu sağlıy­or elbette, ama müthiş bir korku duy­mana da sebep oluy­or. Ekrana yan­sıyan işi bu kadar has­sas bir ter­azide izlerken “tamam, olmuşum” demek pek mümkün değil. Gerçekçi de bul­muy­o­rum açıkçası. Yukarı­da bah­set­tiğim gibi, eğer karak­ter­le organik bir bağ kurarsan o sah­nel­er sana fark­lı bakış açıları kazandıran bir­er eşik hali­ni alıy­or. O eşik­ten atlarken bugün his­set­tiğin şeyin teza­hürü yarın bam­baş­ka ola­bilir. Bu bile tek başı­na “bu sahnede olmuşum” diye­memek için yeter­li. 

Herkesin bir stil ikonu veya ilham perisi vardır. Seninkil­er kim(ler)?
Açıkçası stil anlamın­da ilham aldığım kimse yok. Bana kon­for­lu ve iyi his­set­tiren her şey stil­im­in bir parçası ola­bilir. Bunun­la bir­lik­te sti­line ve aura’sına hayran olduğum kadın­lar var elbette. Kate Moss bu lis­tenin başın­da gelir. 

“Kendi­lerinden başla­yarak insan tanı­mak için ellerinden ne geliy­or­sa yap­sın­lar. Ola­bildiğince çok gezmek, çok oku­mak, çok izle­mek, çok din­le­mek, çok gözle­mek gerekiy­or. Bun­ları yaparken de bel­li bir iç kon­santrasy­on geliştirip, algıları açık tut­mak lazım ki bu, hay­atın akışın­da her zaman çok kolay değil. Yine de pes etmesin­ler, risk almak­tan kork­masın­lar.” 

Elbise Noc­turne 349 ₺

Bir oyun­cuyu rol mod­eli alman gerekse kimi seçerdin?
Juli­ette Binoche kesin­lik­le. Çok güçlü oyun yeteneği, kariy­er yol­cu­luğun­da­ki tutar­lılığı, çabasız ve doğal güzel­liği ile beni büyüleyen bir oyun­cu. Onu izle­mek her zaman bana çok büyük keyif ve ilham ver­miştir. 

Oyun­cu­luk mesleği­ni seçe­cek heves­li ve yetenek­li gençlere tavsiyelerin nel­er olur?
Kendi­lerinden başla­yarak insan tanı­mak için ellerinden ne geliy­or­sa yap­sın­lar. Ola­bildiğince çok gezmek, çok oku­mak, çok izle­mek, çok din­le­mek, çok gözle­mek gerekiy­or. Bun­ları yaparken de bel­li bir iç kon­santrasy­on geliştirip, algıları açık tut­mak lazım ki bu, hay­atın akışın­da her zaman çok kolay değil. Yine de pes etmesin­ler, risk almak­tan kork­masın­lar. Kendi­ler­ine karşı her koşul­da dürüst olmak konusun­da ısrar­cı olsun­lar. Yetenek­leri­ni ve çalış­ma pren­si­p­leri­ni bütün bun­lar­dan edindik­leri hay­at tecrübe­siyle geliştirir­lerse isteyip de yapa­may­a­cak­ları şey yok bana kalır­sa. 

“O sah­neleri çek­mek ve izle­mek müthiş bir tat­min duy­gusu sağlıy­or elbette, ama müthiş bir korku duy­mana da sebep oluy­or. Ekrana yan­sıyan işi bu kadar has­sas bir ter­azide izlerken ‘tamam, olmuşum’ demek pek mümkün değil. Gerçekçi de bul­muy­o­rum açıkçası.” 

Instagram’da son pay­laştığın post­lar oldukça beğeni alıy­or. Bir stil danış­manıy­la çalışıy­or musun? Moday­la aran nasıl?
Kıyafet seçim­ler­imde en çok dikkat ettiğim şey abartı­dan uzak olması aslın­da. Ren­kler­den asla kaç­mam ama iddi­alı, fra­pan parçalar yer bula­mamıştır dolabım­da. Dediğim gibi, bana iyi ve rahat his­set­tiriy­or­sa tamamdır. Moday­la ilişkim de mesafe­li ama çok net diye­bilir­im. Yani bir parçayı sırf moda olduğu için aldığım hiç olmadı. Stil­imde­ki tavır zaman zaman değişken­lik gös­terir ama bunun etkeni modadan ziyade ruh hal­im, o sırada­ki iç rit­mimdir. Çalıştığım dönem­lerde daha basic ve sportif parçalar ter­cih ediy­o­rum örneğin. Yazları etnik elbisel­er giymeyi seviy­o­rum. Beni retro bir göm­lek­le de, zaman­sız klasik bir cig­a­rette pan­tolon­la da, roman­tik bir etek­le de, spor bir tayt­la da göre­bilirsiniz. Gün­lük hay­atım için danıştığım bir stil danış­manım yok kısacası. Özel gün­ler ve gecel­erde ise fikri­ni ve yardımını aldığım birkaç yetenek­li arkadaşım var sadece. 

Gardırobunun olmazsa olmaz parçaları nel­er? 
Her mod­elden siyah jean’ler ve anvel­op elbisel­er. İki­sind­en de asla vazgeçe­mem! 

“Rol modelim Juliette Binoche kesinlikle. Çok güçlü oyun yeteneği, kariyer yolculuğundaki tutarlılığı, çabasız ve doğal güzelliği ile beni büyüleyen bir oyuncu. Onu izlemek her zaman bana çok büyük keyif ve ilham vermiştir.” 

Hay­at­ta­ki en büyük ilham kay­nakların, seni motive eden şeyler nel­er?
Hay­atın ta ken­disi! Mer­ak duygum, içgüdü­ler­im, oyun heves­im, ailem, dost­larım, aşk, ağaçlar, kedil­er, köpekler, güzel yemek­ler, iyi film­ler ve kita­plar, hay­al gücüm ve hat­ta hay­al kırık­lık­larım bile bana ilham verip beni motive ede­bilir. 

İyi bir oyun­cu olmanın kod­ları var mı?
Kod demek ne kadar doğru olur bilemiy­o­rum ama iyi bir oyun­cu olmak için gös­ter­diğim çaba sanırım beni daha dürüst, daha duyarlı, daha iyi bir insan olmak yönünde eği­tiy­or. Bu yön­lendirme ipuçları barındırıy­or ola­bilir. 

Karan­ti­na hay­a­ta bakışını nasıl etk­ile­di? Bun­dan son­rasın­da hay­atın­da han­gi değişik­liği yap­mak istersin? 
Uzun vadeli plan­lar yapan biri değildim zat­en ama karan­ti­na ben­im açım­da “ertele­memek­le” ilgili öğreti­ci oldu. Kendi­mi akışa kaygı duy­madan bırak­a­bilmek­le ilgili geliş­tim. Olağan ruti­n­imde bunu yap­mak çok kolay değil­di ben­im için, hep bir şey­leri kaçırıy­or­muşum ya da hep bir şeylere geç kalıy­or­muşum hissi… Tanıdık geliy­or­dur her­halde… Bu his duygu­larımı da, eylem­ler­i­mi de ertele­mek zorun­da kaldığım nok­taya gelene kadar boğuy­or­du beni. Bir de belir­si­z­lik duy­gusuy­la başa çık­mak­ta zor­landım hay­atım boyun­ca. Ben­im sınavımdı res­men. Belir­si­z­lik tüm dünyayı ele geçir­ince, ona diren­mek­ten vazgeç­tim. İlk defa aynı duyguyu pay­laşan baş­ka insan­ların olduğuy­la bu kadar net bir biçimde yüzleşmiş oldum. Tabii onun yeri­ni baş­ka kaygılar aldı hemen… Kaygıyı da ertele­memeyi öğrendim bir şek­ilde. O an mut­suz hissediy­or­sam, kendime mut­suz olmak için izin veriy­o­rum. Dans etmek istiy­or­sam, dans ediy­o­rum! Ken­di yolu­mu buluy­o­rum kısacası. Pan­de­mi dünyamız­dan tem­i­zlendiğinde ben­im cebimde kalan bun­lar ola­cak sanırım… Umarım dikkatli har­carım! 

“Uzun vadeli planlar yapan biri değildim zaten ama karantina benim açımda ‘ertelememekle’ ilgili öğretici oldu. Kendimi akışa kaygı duymadan bırakabilmekle ilgili geliştim. Olağan rutinimde bunu yapmak çok kolay değildi benim için, hep bir şeyleri kaçırıyormuşum ya da hep bir şeylere geç kalıyormuşum hissi…” 

Karan­ti­na gün­lerinde evde bakım yapıy­or musun? En sevdiğin güzel­lik ürün­leri nel­er?
Yoğun bir set tem­po­sun­dan çık­tığım için cildi­mi arındır­mak­la ilgili bakım­lara ağır­lık verdim bugün­lerde. Peel­ing ve nem maskeleri uygu­luy­o­rum. Uyanır uyan­maz buz­dolabın­dan çıkardığım gözaltı maskeleri­ni uygu­la­maya bayılıy­o­rum; güne fresh başla­ma­ma yardım­cı oluy­or. En sevdiğim ve yanım­dan ayır­madığım tek bakım ürünü ise dudak nem­lendiricim diye­bilir­im! 

Makya­jla aran nasıl? Saç ve cilt bakım ruti­n­lerin nel­er?
Gün­lük hay­atımın olmazsa olmazı değildir makyaj. Zat­en sette yoğun bir şek­ilde uygu­la­mak duru­mun­da kalıy­oruz. O yüz­den eğer makyaj yapacak­sam daha soft olmasını ter­cih ediy­o­rum. BB krem, rimel ve şef­tali ton­ların­da bir ruj günümü kur­tara­bilir! Cildim maale­sef kuru bir yapıya sahip. Set makya­jı ile bir­lik­te duru­mun daha da kötüleşmeme­si için sürek­li nem takviye­si yapıy­o­rum. Haf­ta­da 1–2 kere peel­ing ile destek­liy­o­rum. Duş­tan son­ra saçı­ma ve cildime hindis­tan cevizi yağı uygu­luy­o­rum. 

Evde gün­lük ruti­nin nasıl? Kişisel gelişimin­le ilgili nel­er yapıy­or­sun? 
Kahveyle güne başlıy­o­rum. İlk iş müzik açıp o sıra­da haber­lere göz gezdiriy­o­rum. Ailem ve ked­im­le olduğum için çok şanslıyım. Günün büyük kıs­mını onlar­la pay­laşıy­o­rum. Kalanın­da ise moti­vasy­on­u­ma göre okuy­or, izliy­or ya da yoga yapıy­o­rum. Kişisel gelişim­im­le ilgili fazladan bir çaba har­camıy­o­rum açıkçası, sürecin ken­disinin yeter­ince öğreti­ci olduğunu düşünüy­o­rum; eğer buna izin verirsen… 

Bu aralar en çok din­lediğin müzik­ler hangi­leri? 
Bu aralar en çok, sevdiğim jazz parçalarının cover’larını din­liy­o­rum! Jim­my Sax din­le­m­eye bayılıy­o­rum. 

Exit mobile version