GARDIROP MAGAZİN

Özlem Süer: Modada “Deneyim Tasarımı”

Özlem Süer

Moda tasarımın­da 30. yılını geride bırakan Özlem Süer ile yurt dışın­da­ki moda evleri gibi konuk­lara bütün­leşik bir deney­im sunan Özlem Süer House’dan, pan­de­mi esnasın­da evde ter­api etk­isi yarat­a­cak renk ton­ları­na ve yakın gele­cek­te moda dünyası­na hakim ola­cak trendlere kadar pek çok şeyi konuş­tuk.

Geriye dönüp bak­tığınız­da “fark­lı yap­say­dım” dediğiniz şeyler var mı? Bu uzun yol­cu­luğun en değer­li anları veya kilo­me­tre taşları sizin için hangi­leriy­di? 
Tasarım yol­cu­luğun­da keşkeler­im yok; çok yoğun geçti süreç ve hiçbir boşluk bırak­madan tüm kon­santrasy­on­u­mu, odağımı sanat ve tasarım­da tut­tum. Ve döne­meçler geldiğinde, yaşam felse­feme uygun ter­cih­lerde bulun­duğu­mu görüy­o­rum. Süreç bir bütün aslın­da: eğitim dönem­leri, atö­lye çalış­maları, usta-çırak ilişk­i­leri, yurt dışı deney­im­leri, çok iyi markalar­la çalış­mak, iyi hocaların-duayen­lerin deney­im­lerinden yarar­lan­mak, bir de en önem­lisi, üretken bir çalışkan­lık. Her kolek­siy­on ayrı bir deney­im oldu; bu da yıl­da iki ana kolek­siy­on, alt markalar­la beraber toplam­da altı büyük kolek­siy­on, yani 1000’e yakın tasarım üret­mek demek! Tasarım sayımız gerçek­ten cid­di nok­ta­da; bir de onların sipar­iş alıp adede döndüğünü düşünün, oldukça büyük bir deney­im­den söz ediy­oruz. 

Nişantaşı’nın güzel bahçeli tar­i­hi bir evin­de Özlem Süer House’u kur­manızın üzerinden 14 yıl geçti. Ülkem­izde, yabancı moda evleri tadın­da­ki ilk mekan­lar­dan biri olmasıy­la çok özel bir yer… Bu evde daha önce kim­ler yaşamış, fikriniz var mı? Bu mekanın tasarım sürecinize ve takipçi­lerini­zle ilişkinize yan­sı­ması nasıl?
Cevat Paşa’nın 1923 yapımı köşkü, şim­di Özlem Süer House. 2. derece tar­i­hi eser. Çok özel bitk­il­er­den şahane bir bahçem­iz de var. 100 yıl­lık manolyalar, ergu­van­lar, İstanbul’un karek­ter­is­tik tüm bitk­i­leri mev­cut. Bitk­il­er ayrı­ca ben­im de kişisel ilgi alanım; şahane şakayık­lar ve dünyanın dört bir yanın­dan getirdiğim çiçek tohum­larıy­la çok güzel bir bahçe oluş­tu. Mai­son man­tığıy­la servis ver­mek­tey­iz; mekana gelen herkes bir ağır­la­ma tasarımı (hos­pi­tal­i­ty design) ve servis tasarımı (ser­vice design) kavramıy­la bütün­leşmiş bir hizmet almak­ta. Aslı­na bakarsanız “deney­im tasarımı” (expe­ri­ence design) olarak kon­um­landırılan bu iki akademik tasarım unsu­ru, uzun süredir markamızın ilgi alanı içinde. Mekan­da 10 fark­lı kon­septte tasarım odası mev­cut. Ve her odanın ayrı bir renk dili ve kolek­siyon­da ayrı bir hikayesi var… Mobilyalarımızın kimisi anti­ka, kimisi daha yakın tar­ih­lere ait, eskitme tekniğiyle bahçem­izde çalışıp mekana yer­leştirdiğimiz, biz­im emeğimiz­den geçen ürün­ler… Her objenin mekan­la bütün­leşik ve kolek­siy­on­la ilişk­ili bir dilde seçilme­si, konuk­lar­da ayrı bir heye­can yaratıy­or. Gir­işin üstün­de­ki ilk kat, Özlem Süer White gelin­lik­ler­ine ait; 2. kat hazır giy­im ve gece kostüm­leri; 3. kat ise kişisel kütüphanem. Ayrı­ca gir­iş altı mekanımız; müş­ter­i­ler­im­iz için bir mini kafe, premier’imizin bulun­duğu bir atö­lye, bir ofis ve mut­fak­tan oluşuy­or. Ana atö­lyem­iz ise 2–3 sokak ileride, yak­laşık 400 metrekare­lik bir üre­tim alanı. Fakat bu ev biz­im ilham nok­tamız, sah­ne­m­iz. Konuk­larımızın markamızı anla­ması ve onların da bu sah­n­eye katıl­ması hep­imize inanıl­maz ener­ji veriy­or. Bir sanat per­for­man­sı diliyle her anı üreterek geçirmek bam­baş­ka. O yüz­den bir iş değil, yaşam aşkı diy­o­rum. Yurt­dışın­dan çok konuğu­muz geliy­or; dünya basını da her zaman çok destek oldu ve ilgilen­di. Kendimizi mekanımı­zla bütün­leşik sunuy­or olmamız, bun­da çok büyük bir etken.  

Özlem Süer kadınını nasıl tanım­larsınız?
Heye­can­lı, yaşamın tam ortasın­da, yaratıcı öner­ilere açık, ren­kli kişi­lik­ler… Çok fark­lı yaşam biçim­lerinden gelen; kimi sanatçı, kimi yaratıcı disi­plin­ler­den, kimi anne, kimi daha hay­a­ta yeni atılmış, çok sür­pri­zli bir pro­fil­im­iz var. Asla stan­dardı yok ama ortak nok­ta­ları tutku­lu kadın­lar olmaları…

“Evimizin kapısını açıp uykuya geçene kadar­ki süreçte üzer­im­izde rahat, kon­for­lu, ergonomik, ren­k­lerin ter­apik etk­isiyle daha da iyileştiri­ci ve materyal seçim­imi­zle mood’umuzu yük­sel­ten giysiler olmalı. ”

Moda­da sana­ta yakın bir duruşunuz var. Tasarım­larınız­da sanat­tan nasıl besleniy­or­sunuz?
Con­tem­po­rary, yani çağ­daş sanat­lar hep mer­ceğim altın­da. Sanat felse­fe­siyle ateşlenerek tasarı­ma varan yol­da zengin­leştiri­ci çok ilham kay­nağı var; lokalde de, glob­alde de. Sine­ma, kitap, seya­hatler ve bazen biyo­grafil­er… Sergiler, sahne sanat­ları, kavram­sal per­for­manslar, moda disi­pli­n­ine çok yakın işler üretip ilham vere­biliy­or. Şimdil­erde ise medya teknolo­ji­leri, inter­ak­tif sanat, ani­masy­on­lar, vide­o­lar ade­ta bir diji­tal devrim niteliğinde ve heye­can veri­ci. 

Genelde roman­tik ve bohem gelin­lik­ler tasar­lıy­or­sunuz. 2020 Özlem Süer White kolek­siy­onuna nasıl bir stil hakim?
Mar­ka geleneğimiz­den gelen roman­tik ve bohem dil 2020’de de devam ediy­or. Yarı transparan­lık, volan­lar ve tül­lerin üst üsteliği, çok­lu dan­tel etk­i­leri, çok özel kol çeşitlemeleri, el işlemelerinde yeni doku­lar, mod­ern yak­laşım­lar ile Vik­to­ryen tarzı har­man­la­ma hakim. Derin sırt dekolteleri, gepy­er­li, fit eden yak­laşım­lar, biki­ni üstü yalın­lığın­da yeni göğüs dekolteleri, yan derin yırt­maçlar, ipekler, ipek tüller, fran­sız dan­tel­leri, brokar­lar… Duvak ve saç aksesuar­ların­da bu yaz çığır aça­cak yorum­lar yarat­tık. Çok deney­sel yak­laşım­lar ile klasiği har­man­ladık. Aksesuar­lar­da saç ile bir­lik­te body chain’ler var. İnci bej­leri, vin­tage ton­la­malar, olmadığı kadar tem­iz bir beyaz ve çok açık beyaza yakın pastellerde bir renk pale­timiz var.

Moda tasarım­cısı olmanızın yanın­da, Mimar Sinan Üniver­site­si Güzel Sanat­lar Fakültesi’nde giysi tasarımı ve dra­paj der­s­leri de veriy­or­sunuz. Biriki­minizi akademik alan­da pay­laş­mak size nasıl bir tat­min veriy­or? Der­s­leriniz pratik uygu­la­ma ve pro­je ağır­lık­lı mı seyrediy­or? 
Akademik hay­at yük­sek bir disi­plin­le devam ediy­or. Kolek­siy­on süreç­leri ve tem­atik çalış­malar­la, diplo­ma, yük­sek lisans ve dok­to­ra öğren­ci­ler­im­ley­im. Onlar için der­se hazır­lan­mak, sezon­lara bak­mak ve sunum­lar yap­mak çok zinde tutuy­or. Dünya lit­er­atürünü sürek­li tarıy­oruz; fark­lı üniver­sitel­er­le iş bir­liği içindey­iz. Mimar Sinan Üniver­site­si, öğren­ci­leriyle ve duruşuy­la sanat­ta ve tasarım­da ayrı­calık­lı.

“Inter­col­or” adı ver­ilen Dünya Renk ve Kon­sept Birliği’nde çeşitli defalar Türkiye’yi tem­sil ettiniz. Bu kon­grede iki yıl son­rasının renk ve kon­sept­leri belir­leniy­or. Bu süreç nasıl işliy­or, biraz anlatır mısınız? Dünyada­ki trend ofis­leri, gele­ceğin beğe­ni­leri­ni nasıl şekil­lendiriy­or?
16 ülkenin katılımıy­la oluşan bu ulus­lararası komite, iki sene son­ranın rengi­ni belirley­erek iki gün süren otu­rum­larıy­la her yıl iki sezon, fark­lı bir katılım­cı ülkede toplanıy­or. Moda, sanat ve teknolo­ji git­tikçe yakın­laşıy­or. Diji­tal sanat­ların etk­isi­ni modaya yan­sıyan haliyle çok seve­ceğiz. Akıl­lı teknolo­ji­den giysiler, ekran giysiler, renk değiştiren “non woven” (doku­masız) yüzeyler, sürdürülebilir moda ürün­leri, çevre dos­tu uygu­la­malar­la bir­lik­te çığır aça­cak. Duyarlılık ön plan­da ola­cak ve slow fashion’ın yeni zaman yorum­ları değer kazanacak. Doğal kay­nakları ve ener­jiyi koruyan tasarım­lar da gele­cekçi moda yak­laşım­larının odak nok­tası ola­cak. 

Intercolor’un son gele­cek tah­min­lerinde, içinde bulun­duğu­muz pan­dem­i­ninin de etk­isiyle sürdürülebilir­lik, uyanış, empati gibi kon­sept­lerin öne çık­tığını gördük. Sizce moda ve tasarım dünyası, ken­di­ni dünyaya karşı daha sorum­lu hissede­cek mi? Trendler ne yönde değişe­cek? 
Pan­de­mi, toplum­sal dayanış­ma mod­el­leri üret­mem­ize neden oldu. Çok net ki dünyada­ki sis­te­mi sorgu­la­ma ve pan­de­mi son­rası yeni bir dünya yarat­ma zorun­lu­luğu herke­si düşündürüy­or. Hep­imiz eve kapandığımız şu gün­lerde anlıy­oruz ki dünyay­la bağımız diji­tal araçlar üzerinden gerçek­leşiy­or. İnov­asyon, diji­tal etk­ileşim, sosyal uygu­la­malar, yeni buluş­ma nok­ta­larımız. Teknolo­jinin yeni etk­i­leri ile fizik­sel iş süreç­ler­ine ve iş mod­el­ler­ine karşı sanal uygu­la­maları çok yakın­larımız­da görüy­oruz. Sosyal sorum­lu­luk­ta diji­tal­in gücü çok yük­sel­di. Bun­dan son­ra eko-sis­teme ve hay­van hak­ları­na duyarlı üre­tim­ler, yeni akım çevre­ci­lik daha da önem kazanacak. Geze­gene ve insan­lığa daha duyarlı, sürdürülebilir bir moda eko­sis­tem­i­nin yaratıl­masını hede­fleyen eğil­im­ler oluşa­cak.

Özlem Süer

“Özlem Süer markasının klasiği dra­paj tekniğiyle geliştir­ilen deney­sel ve con­tem­po­rary kolek­siyon­da siyah/beyaz, gri ton­la­maları; ipek/pamuk/keten yüzeyler, tafta­lar, jakar­lar, brokar­lar yeni teknolo­jik ve ino­vatif kumaşlar­la buluş­tu.”

Diji­talleş­menin tüm dünya­da daha da hız kazanacağı yeni bir döneme girdik. Moda şovları, defilel­er, kolek­siy­on­ların moda sev­er­ler­le buluş­ması diji­tal plat­form­lara kayıy­or gibi görünüy­or. Sizce markalar ve tasarım­cılar diji­talleşm­eye nasıl uyum sağlay­a­cak?
Örneğin 12 Haziran’da gerçek­leşe­cek Lon­dra Moda Haf­tası, moda dünyasın­da diji­talleş­menin ilk­lerinden ola­cak. Bu durum baş­ka kolaylık­lar, hız ve online satış plat­form­ların­da baş­ka ener­jil­er yarat­a­cak. Ve online plat­form­lar­da­ki mut­lu deney­im­ler yeni vizy­on­lar kat­a­cak. İyi toplanan veri bil­imiyle bir­lik­te tasarım ilkeleriyle kişiselleştir­ilen alışver­iş kültürü, hay­atımızı çok kolay­laştıra­cağa ben­ziy­or. Bu döneme geçişi pan­de­mi hız­landırdı. Oryan­ta­sy­onu yük­sek olan­lar hızla akışa katıla­cak­lar. Bu eğil­im, tasarım dünyasını da hemen içine ala­cak ve alter­natif eğil­im­leri hızla yarat­a­cak­tır. Tasarım mühendis­liğinin hızla yük­s­e­le­ceği­ni ve ino­vasy­ona yatkın markaların yeni dünya­da hemen yeri­ni ala­cağını düşünüy­o­rum. 

Ev mod­una geçtiğimiz bu gün­lerin izlerinin moda trend­ler­ine yan­sı­ması nasıl olur? Home­wear, ya da casu­al giysiler nasıl bir dönüşüm geçire­bilir? 
Ev giysi­leri her zaman çok önem­li oldu, tasarım bakışım­da. Hat­ta geçmişte bir mar­ka için üret­tiğim bir pro­je de oldu… Evimizin kapısını açıp uykuya geçene kadar­ki süreçte üzer­im­izde rahat, kon­for­lu, ergonomik, ren­k­lerin ter­apik etk­isiyle daha da iyileştiri­ci ve materyal seçim­imi­zle mood’umuzu yük­sel­ten giysiler olmalı. Keten, ipek, pamuk ve doğal elyafa yakın malzemel­er bizi çok rahat­lat­a­cak­tır. Örmel­er, triko­lar, vualler ev için ide­al yüzeyler. Üst üste giy­ilebilir olması, ev hırkaları, tunikler, fonksiy­onel detaylı tasarım çözüm­lemeleriyle ev hay­atımızı ren­klendirmeli. 

Evde­ki huzur ve dengem­izi koru­mak için, giysi­ler­im­izi seçerken ren­k­lerin ter­api etk­isin­den fay­dalan­abile­ceğimizi söylüy­or­sunuz. Bu konu­da nasıl ipuçları vere­bilirsiniz bize?
Ten ton­ları, med­i­tatif etk­isi en yük­sek ve bizi rahat­la­tan hisler oluş­tu­rur. Taş ton­ları, gökyüzü mav­isi, küflü su yeşili yine ev için uygun, yumuşak, ter­apik etk­il­er. Can­lı renk etk­i­lerinden de bir kaç örnek vere­lim: Turun­cu, ilgi alan­larınızın ve per­for­mans ruhunuzun genişleme­sine yardım­cı olur. Nefes alışlarını can­landırarak oksi­jen artışı ile hay­at ve şifa verir. Çocuk­lar­la evler­im­izde olduğu­muz şu gün­lerde sarının ener­jisi­ni çocuk­lar için çok öner­iy­oruz; onların algıla­ma ve anla­ma yetenek­leri­ni güçlendirir ve aynı zaman­da yorgun­luk ve gergin­liğe karşı da sarı çok etk­i­lidir.

“Sabah atö­ly­eye git­mek, öğlen­den itibaren Özlem Süer House’da olmak, ora­da kahve­mi bahçede içmek, arkadaşlarım­la toplan­tı yap­mak. Gökyüzünü ve House’un bahçesin­de­ki çiçek­ler­i­mi çok özled­im.”

Şu sıralar ken­di­nizi nasıl bir dönüşüm içinde hissediy­or­sunuz? Üretken­liğinizi koru­mak için ken­di­nizi nasıl motive ediy­or­sunuz?
Sabır içeren bir dönemdey­iz. Kendimize, ailem­ize, sevdik­ler­im­ize ve en yakın­larımıza zaman ayır­mak için ekstra bir dönem. Yetişme kaygısı olmadan, hızı his­setmeden, sak­ince yavaşla­yarak yaşa­mak çok özlediğimiz bir şey­di… San­ki sanat­sal bir per­for­mans içindey­iz. Bizi bu ener­ji­den ayıran sağlık açısın­dan kayı­plarımız olmasa, kimi ailel­erde büyük üzün­tüler olmasa, bu döneme bakış açımız daha da fark­lı olur­du. Yük­sek moti­vasy­on için elim­den geleni yapıy­o­rum; med­i­ta­sy­on, evde mini spor aktiviteleri ve bu yok­luğun yarat­tığı yaratıcı yeni alışkan­lık­lar aslın­da çok etk­i­leyi­ci. Evde yürüyüş, balkonu iyi kul­lan­ma, evde cosy alan­lar yarat­ma, sabah kahve yanı görün­tülü soh­betler, akşamüstü zoom’da buluş­ma gibi. Entelek­tüel “weel being”; yani farkın­dalığı yük­sek bir iyi­lik hali çok önem­li. 

Son zaman­lar­da gördüğünüz en güzel şey ney­di? 
Kızım Tacım’ın res­im­leri­ni ve koca­man göz­leri olan kadın portreleri­ni çok seviy­o­rum. 

Ne okuy­or, ne din­liy­or, ne izliy­or­sunuz? 
Ekim’de MET Muse­um Shop’tan aldığım Chris­t­ian Lacroix’nın “On Fashion”ı, Har­ri­et Worsley’in “Modayı Değiştiren 100 Fikir”i, Fer­hat Jak İçöz’ün “Kendin Olmanın Dayanıl­maz Hafi­fliği” şu an elimdek­il­er. Storytel’de yeni din­leme keşi­fleri yap­mayı da seviy­o­rum. 

2021 İlkbahar-Yaz’ını nasıl hay­al ettiniz? Kolek­siy­onunuza nasıl çizgiler hakim ola­cak? 
Dai­ly Cou­ture ve Pret â Cou­ture başlık­larıy­la adlandırılan iki stil grubun­dan oluşuy­or kolek­siy­on. Özlem Süer markasının klasiği dra­paj tekniğiyle geliştir­ilen deney­sel ve con­tem­po­rary kolek­siyon­da siyah/beyaz, gri ton­la­maları; ipek/pamuk/keten yüzeyler, tafta­lar, jakar­lar, brokar­lar yeni teknolo­jik ve ino­vatif kumaşlar­la buluş­tu. Origamik detay­lar­la form­lanan heykel­si yak­laşım­lar­la plise ve dokusal çalış­malar sanat­sal avandgardizm izleri taşı­mak­ta. Ayrı­ca sıcak satış adı­na rey­on­lar için çok ren­kli, ener­jisi yük­sek, uzun tek parça kostüm­ler; flo­ral etk­i­lerin ve uçuş uçuş roman­tizmin olduğu daha Akd­eni­zli bir line da var.

“Diji­tal sanat­ların etk­isi­ni modaya yan­sıyan haliyle çok seve­ceğiz. Akıl­lı teknolo­ji­den giysiler, ekran giysiler, renk değiştiren “non woven” (doku­masız) yüzeyler, sürdürülebilir moda ürün­leri, çevre dos­tu uygu­la­malar­la bir­lik­te çığır aça­cak.”

Evden çıkıp yeniden hay­a­ta karış­maya başladığınız­da ilk yapacağınız şey ne ola­cak? 
Hay­at ruti­n­ler­i­mi çok özled­im. Sabah atö­ly­eye git­mek, öğlen­den itibaren Özlem Süer House’da olmak, ora­da kahve­mi bahçede içmek, arkadaşlarım­la toplan­tı yap­mak. Gökyüzünü ve House’un bahçesin­de­ki çiçek­ler­i­mi çok özled­im. 

Bu yaşadık­larımız gele­cek plan­larınızı nasıl değiştir­di? Şim­di sıra­da ne var?
Farkın­dalığı yük­sek bir hay­at içindey­dim. Hay­at daha da çok onay­ladı. Sevdik­ler­im­ize zaman ayır­mak, aile olarak dünyayı keşfet­mek-gezmek, sana­ta seya­hatler­le zaman ayır­mak, işi­ni aşk­la yap­mak, mut­fağa zaman ayır­mak. Hep hay­atım­da olan önce­lik­li konu­lardı. Özgür­lüğüme çok düşkün olduğu­mu bir kez daha anladım; doğaya düşkün­lüğümü aynı şek­ilde tekrar anladım. Şim­di sıra­da; askı­da olan pro­jeler­im­izi hay­a­ta geçirmek, yakalaya­bildiğimiz kadar baharı doğa­da yakala­mak, bol bol yürüyüş yap­mak ve Özlem Süer House’un sevgili konuk­larını key­i­fle ağır­la­mak var. Yeni üretilen kumaşlarımızı ve kolek­siy­on­ları hızla çalışarak defilelere hazır­lan­mayı çok özled­im. Kolek­siy­on­ların hikayelerinde kay­bol­mak, onları sah­nel­er gibi podyu­ma taşı­mak ve fotoğrafla­mak, vazgeçe­meye­ceğimiz büyük heye­can­lar biz­im için.

Exit mobile version