Markaların Kış Güneşi: Serhat Şengül
Moda markalarına görsel ve stratejik danışmanlık vererek “brandlifting” yapan Boreal’in kurucusu Serhat Şengül anlatıyor.
Kimya mühendisliği okuyup üzerine de işletme yüksek lisansını tamamladıktan sonra, finans sektöründe iletişim ve pazarlama yapan, ancak sonradan daha yaratıcı bir sektöre geçmek üzere içindeki sesi dinleyen Serhat Şengül, daima ilgi ve yeteneği olan moda sektörüne atılmak üzere kolları sıvamış. Londra’da moda üzerine kısa bir eğitimin ardından moda dergilerine içerikler sağlamaya başlayan ve moda editörlüğü yapan Şengül, sektörün önemli bir PR ajansından gelen teklifle marka iletişim danışmanlığına da adım atmış ve nihayetinde bu alanda kendi ajansını kurmuş. Şimdi ise moda markalarının imajını teslim ettiği öncü isimlerden biri.
Halkla İlişkiler sektöründe kendinize yer açmaya karar vermeniz nasıl oldu? Boreal Brandlifting nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?
İlk olarak 2013’te bir içerik ajansı kurmuştuk. Üç yıl sonra bu ajansı bir PR showroom’yla destekledik. 2018’de ise ben tek olarak Boreal’i kurdum. Boreal, Kanada, İskandinavya gibi Kuzey bölgelerinden geçen soğuk ve uzun kış mevsiminin adı. Sonunda ise ılık ve tatlı bir güneş var. Ben markalaşma sürecini de bu kışa benzetirim. Dolayısıyla Boreal, markalar için kış güneşi olsun istedim. Yaptığım işi tanımlayacak terim de bulamadım. Ne tam “branding” idi, ne PR, ne de danışmanlık… Markaları yukarı çeken, makyajlayan, arzu nesnelerine çeviren görsel ve stratejik danışmanlığa bir isim vermeliydim. Bu adeta bir estetik operasyondu. Bir çeşit “facelift”ten, yani yüz gerdirmeden farkı yoktu. Ben de o nedenle “brandlifting” terimini türettim. Kısa sürede kabul gördü ve görüyorum ki oldukça akılda kalıyor. Markaların ve marka olmak isteyenlerin mutlaka bir yol arkadaşına ihtiyacı oluyor; işte orada biz devreye giriyoruz. Markalaşmak isteyene bu süreçte tasarımsal, metinsel ve görsel destekte bulunurken, markalaşmış olana da iletişim, sosyal medya, çekim prodüksiyonu ve PR gibi hizmetler veriyoruz.
İyi bir PR event’inin olmazsa olmazları, deyim yerindeyse sırrı nedir?
Bence moda ve tamamlayıcı sektörlerde etkinliğe ziyadesiyle doyduk. Sunumda farklı bir yöntem kullanılmıyorsa, farklı bir deneyim vadedilmiyorsa bence etkinlik yapılması şart değil. Yeter ki yaratıcı bir fikri ya da enteresan bir uygulaması olsun.
Bir PR şirketinin inandığı markalarla çalışması ne kadar önemli?
İnandığınız bir markayla çalıştığınız zaman ona vadettiklerinizden daha farklı konularda ve daha fazla destek olurken buluyorsunuz kendinizi. Markaya olan inancım beni de motive ediyor ve adeta kendi markammış gibi destek olmamı beraberinde getiriyor. Örneğin, uzun zamandır yol arkadaşlığı yaptığımız takı tasarım markası Kloto benim için bu tür markalardan bir tanesi.
Marka portföyünüzde daha çok modaya odaklanmış görünüyorsunuz…
İşe moda ajansında başlamış ve yıllardır moda editörlüğü ve danışmanlığı yapmış biri olarak Boreal ve öncesinde de daima tutkum olan moda ve tamamlayıcı sektörleri (güzellik, aksesuar, lifestyle vb.) radarıma aldım. Yani farklı sektörlerdeki markalara da hizmet verebiliriz, ancak daha arzulanır ve moda olmak istediklerinde…
Temsil ettiğiniz markalar arasında oldukça özgün, deyim yerinde niş moda koleksiyonlarına imza atan isimler var. DB Berdan, Tuba Ergin ve Gülçin Çengel gibi. Siz mi onları seçtiniz, onlar mı sizi?
Bence sektör içinde doğru isimler, zamanı geldiğinde bir şekilde birbirini buluyor. Saydığınız markaların hepsi daha önce birçok ajansla çalışmış tasarımcı markaları. Bugün berabersek ve uzun dönemli işbirliği içindeysek, daha önceki deneyimlerden sonra bizle çalışmayı tercih etme teveccühünü göstermiş olmalarından ve yaptığımız diğer işlerde de (styling, eğitimler, vb.) bir şekilde birlikte çalışmayı ve yakın durmayı tercih ettiğimden. Benzer kafalar aynı çalışır, diye bir laf vardır. Bir kere denk gelip de benzer kafada olduğunuzu anlayınca sonrasında bu işbirliğinin uzun vadeli başka işbirliklerine dönmesi de kaçınılmaz oluyor.
Sizce yerli markalarımız PR şirketleriyle çalışmanın önemini fark ediyor mu?
Aslında PR ajansıyla çalışmaya başlamadan önce önyargı geliştirmiş markalarla çok sık karşılaşıyoruz. Keza PR işi dışarıdan çok kolay gözüküyor ve yetkin olsun olmasın birçok kişi bu işe kalkışıyor. Başarılı olanlar bir yana, aşırı beklenti yaratan ajanslar ve danışmanlar nedeniyle müşteri memnuniyetsizliğinin sık görüldüğü bir alanda iş yapıyoruz. Tabii bu memnuniyetsizlik, markaların bir sonraki ajans görüşmelerine de önyargı olarak sirayet ediyor. Bu önyargıları kırmak, bizim için ekstra efor demek. Neden farklı olduğumuzu anlatmamız gerekebiliyor toplantılarda. Ve net olarak neyi yapıp neyi yapamayacağımızı…
Moda PR’ı söz konusu olunca, tüm dünyada ünlüleri giydirmek büyük önem kazanıyor. Siz bugüne kadar kimleri giydirdiniz? Markalarınızı en çok kimlere yakıştırdınız? Düzenli olarak sizi takip eden ve markalarınızla çalışan ünlüler var mı?
Boreal’in sektördeki ajanslardan farkı, bünyesinde editörler, styling eğitimi almış ve bunu uygulayan kişiler barındırması. Ben de aynı zamanda bir stylist olarak ünlü isimleri kırmızı halıda fark edilir kılmayı seviyorum. Styling tarafında birlikte ilerlediğimiz çeşitli oyuncu ve sanatçılar var. Aynı zamanda stil danışmanlığı hizmeti verdiğimiz dizi ve projeler de oluyor.
Biraz da Bo-Moda Okulu’ndan bahsedelim, nasıl bir amaçla kuruldu? Kimler eğitim alıyor, katılım için koşullar neler?
Bilgi Üniversitesi Moda Tasarım Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak görev yapmamın beşinci yılına giriyorum. Uzun yıllar, çeşitli moda eğitim kurumlarında dersler verdim. Boreal’i kurduktan ve tarihi Vedat Tek Evi’ne yerleştikten sonra bu etkileyici mekanda da dersler verdim ve öğrencilerin böyle bir moda merkezinde ders almaktan ne kadar keyif aldığına şahit oldum. Bu nedenle Boreal bünyesinde de eğitimler vermeye karar verdim. Boreal Pro-Schooling adıyla profesyonel eğitimlere katılanlar, hayali olan mesleklere bir adım daha yaklaşıyor olacak. Bunun için yaz boyu Boreal’de tadilatlar yapıldı, sertifikasyon için başvurular yapıldı ve programlar oluşturuldu. İlk olarak Styling eğitimi veriyor olacağız. Derslere, modaya gönül vermiş her yaştan öğrenci katılabilir. Bence insanların moda gibi yaratıcı sektörlerde çalışmayı hayal etmeleri ve bu hayale bizim de katkıda bulunuyor olmamız oldukça heyecan verici. Sektöre yeni isimler katıyor olmamız hazzı da cabası.
Şu anda Türkiye’de moda tasarımının geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz? Tasarımcı koleksiyonlarını ve moda haftalarını yakından takip eder misiniz?
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’da temsil ettiğimiz ve basın organizasyonunu yaptığımız tasarımcılar da yer aldığı için yakın takipte oluyoruz. Editörlük yaparken her sezon moda makaleleri kaleme alırdım. Türk moda sektörünün yıllar içinde gelişme gösterdiğini düşünüyorum. Çok yaratıcı gençler çıkıyor. Ancak elbette hala bilindik moda merkezlerindeki tasarımcılar kadar özgün işleri sık göremediğimiz de bir gerçek.
Bugüne değin imza attığınız en keyifli iş veya event hangisiydi?
Boreal’de geçtiğimiz aylarda butik ama çok akılda kalıcı bir etkinlik düzenledik. “Kozmos” temasıyla, Boreal’de uzay deneyimi yaşattık. Markalarımızdan Kloto’nun tasarımcısı Senem Gençoğlu, yeni çıkardığı pırlanta ve altın koleksiyonunu kara delikten ilham alarak oluşturmuştu. Bir diğer moda tasarımcımız Miray Tok, Mirimalist markasının yeni sezonu için uzaydan esinlenmişti. Bu iki marka, New York’ta aynı butikte satış yapıyorlar. İkisine ortak lansman yapma fikrini getirdik ve bu lansmanın temasını da “Kozmos” olarak belirledik. Showroom girişinde neon yönlendirmeler ile karşılanan konuklar, duvarlarına dönen kara delikler yansıtılmış bir odada uzay deneyimi yaşadılar. Bir yandan Mirimalist koleksiyonunda kullanılan 3D print detaylar yazıcıdan basıldı. O gün şehirde 17 etkinlik olduğu için herkes katılamasa da katılamayanların aklının kaldığını sıkça duydum sonradan. İtiraf etmeliyim ki Boreal’de hazırlamaktan en zevk aldığımız etkinlikler, katılanların mest, katılamayanların pişman oldukları etkinlikler. 🙂
Son zamanlarda gördüğünüz en harika şey neydi?
Jacquemus’nün Fransa’daki lavanta tarlalarında yaptığı defile. Mor lavantalar arasında yürüyen modellere hayran kalmamak imkansızdı. Tasarımcı Simon Porte Jacquemus, defileleriyle basit ama akılda kalıcı hikayeler anlatıyor. Tabii tasarımlarıyla da…
Şimdi sırada ne var?
Şu anki konsantrasyonumuz showroom’da yer alan ve danışmanlık yaptığımız markalara en iyi hizmeti verirken bir yandan da eğitim konusuna yoğunlaşmak. Aynı zamanda farklı projelerimiz var üzerinde çalıştığımız, içerisinde tasarım da barındıran… Bunlar biraz sürpriz olarak kalsın. 🙂